Far-zı-mu-halUmudum besliyor beliyor beni daha bahara varmadan toprağı delen tohum gibiyim karanlık mahzenimden çıkarıyorum başımı gözüm arkada kalır ölemem ben ölemem yeşil filizi yapraklar arasında bir Lale’yim şimdi bir asra damgasını vuran saltanat bahçesinde çatlarım orta yerden kendimi beğenmesem mevsimine göre açıyorum haşin rüzgarlarla fırtınalar kasırgalarla soluyorum soluyorum soluyorum zehirli bir havayı solurken yeniden soluyorum bir yudum suya muhtacım Afrika’lı çocuk aç diyoruz sade onlar mı bir lokma sevgiye aç bütün o sabiler çılgın bir devrin korku senaryosu baş rolde elleri kırbaçlı güllabiler derin kazdın zalim söktün toprağımdan hele de bu acımasız rüzgar ve yırtıcı kuşlar küstüm çiçeği değilim küsmem uzun süre affederim çiçek olmayı ben istemedim ki gün olur mor zambak olur açarım arsız şımarık bir çiçek misali acık gülümseseler bana ölüyorum ölüyorum ölüyorum mahvediyor bu şarkılar gözüm hep arkada doyamıyorum yaşamaya ayrılamıyorum sevdiklerimden bir çift gülen göze bir tatlı söze dönüyorum diriliyor ölü ruhum tüm zamanların en parlak çiçeği olup çalıyorum kapını doğum gününde döktüğün sevinç gözyaşları ki öz suyum benim canım oğlum annen Şiirime ses, nefes olup ruh veren değerli şair Hicran Aydın Akçakaya gönül dolusu teşekkürlerimle... Yüksel Nimet Apel 13/Şubat/2015/Cuma/Ankara |
Ne kadar güzel, ne kadar...
Seslendiren Hicran Aydın Akçakoca'ya da sonsuz tebrikler...
O kadar güzel okumuş ki...
İnan çok duygulandım.
Anne yüreğinden nasıl da dökülmüş sözler, dile gelmiş...
Gönülden kutluyorum canım arkadaşım...