'o gün 12 EYLÜL'dü'
’benim sıkı dostlarım vardı’
’aynı renk şort giymez küçük yaşlar’daydık ama; yinede aynı kızı sevmezdik, ’ayşegül’den başka!.. ’samet vardı yangın yakmak için hiç çalı’çırpı toplamazdı çok tembeldi, ama; sabah olduğun’da ilk o uyanır, ilk o fırlardı sokağa ve ilk o çağırırdı ıslığıyla herkesi aşağıya, biraz’da kurnazdı çikolatanın çoklu yerlerini bi’tek o ayırırdı ’ayşegül’e!.. ’ve recep vardı en çok kavgayı o çıkarırdı ama en çok dayağı’da hep o yerdi bilmezdi en çok dayağı, kavgayı en çok çıkaran yerdi, sonra akşam olduğunda, lan.. derdi ben senin yüzüne kum atmadım ki.. sen bana uçan tekme attın!.. ’en iyi dostum’du!.. ama o bile bilmezdi!.. ’ya orhan ona ne demeli? bütün derdi sabah 8 akşam 18 kızlarla ip atlamaktı, ne çamlıca-gazoz severdi nede çikolata parası diye camdaki annesine ağlardı, isim bulma yarışı yapardık ’orhan’a kimi zıp’zıp derdi, kimimiz kız orhan, sonra; ayşegül gelir susun öyle demeyin derdi ve herkes susardı çünkü herkes ’ayşegül’ü severdi!.. ’bi’de serdal vardı, mahallenin en cimri çocuğu oydu baba’sıda bakkaldı, arada’sırada toplu halde sakız çalar, hiç çikolata araklamazdı ’uyuz!.. ’bi’de tuğba vardı o farklıydı, ’ayşegül’ü bi’tek o sevmezdi yep’yeşildi gözleri çayır’çimen gibiydi ve çok güzellerdi!.. ’ve yine hafta’içli bir sabahtı!.. sokakta bir ses vardı ama o ses ’samet’in ıslığı gibi değildi!.. ’zaten samet ıslık çaldığında ’kimse kulaklarını elleriyle saklamazdı!.. ’balkona koştuğumda görmüştüm oda henüz uyanmış sokağa çıkmamıştı camdaydı!.. ’üff dedim oğlum gördünmü arabayı? yep’yeşildi ve kocaman’dı arkasında’da ellerin’de demir sopalarla koşan adamlar vardı, renkleri o kocaman arabayla aynıydı!.. ’mahallenin bütün çocukları o arabaya hayran kalmış ama, peşinden koşamamıştı, ’hiç’kimsenin annesi izin vermemişti sokağa fırlamasına, ’tıpkı annem gibi!.. ’o gün annem anlatmıştı, ’12 EYLÜL’dü ve her’günden farklıydı!.. ’hiç’kimsenin babası işe gitmemiş, anneleri bakkala çıkmamış zaten bakkal’da açılmamıştı!.. ’anlamamıştım!.. ama; ’o gün her’günden farklıydı!.. ’oysa sokak bizim sokağımız’dı koşan adamlar yabancıydı ve hiç görmediğimiz o yabancılar, ’anne’lerimize bağırıyorlardı, hani; anne’lere bağırılmazdı!.. oysa büyükler bize başka anlatmıştı!.. ’o gün 12 EYLÜL’dü ve her’günden farklıydı çünkü; annem ilk kez bana sarılıp ağlamıştı!.. ve; eklemişti inşallah son olur diye!.. ’anne’min sözünün bittiği yerde ben başlamıştım’ anne; o abilere misketlerimi versem, gazoz kapaklarımı en seviğim masal kahramanı kartlarımı hatta senin bana aldığın o en güzel ’beyaz’pamuçlarımı versem!.. ’sokağımızdan giderlermi anne? ’bana çocuk’luğumu çocuk’luğumun oyunlarını geri verirlermi anne? ’sıkı ve masum!!! dost’larımı bana geri getirir’lermi anne? ’ayşegül’de olurmu aralarında anne? ’hiç unutmuyorum anne’ ’senin çocuk’luğunu, çocuk’luğunun oyunlarını ’sıkı ve masum dost’larını ’ve ’ayşegül’ü ’hiç bir’şey artık geri getirmez oğlum deyişini’ ’oysa biz yep’yeşili tuğba’nın gözlerinde görmüştük ve çok güzellerdi!.. ’bu kadar kalabalıkta çingene düğünlerinde olur herkes oynardı kimse kimse’ye vurmaz bağırmazdı!.. ’o gün 12 EYLÜL’dü ve her’günden farklıydı!!! ’hiç tanımadığım bir ’amca’ benim olan ne varsa hiç iznim olmadan gelip koparmıştı çocuk gözlerimden!.. ’oysa daha dün sabah bizim sokağımızda hiç’birşeyin karşılığı yoktu ve herkes bütün çocuklar gibi masum’du!! |