YARATIKLAR
Dünya üzerinde birçok tanımlanmış ve tanımlanmamış yaratıklar bulunmaktadır. Her ne kadar bazı kişiler tarafından inkar edilse de bu bir gerçektir. Yaratıkların bir çoğu doğal oluşumdur, çok küçük bir kısmı insanlar tarafından labaratuar ortamında yaratılmıştır. Günümüzde doğal oluşumlu yaratıkların çoğunun nesli tükenmiştir. Hayatta kalmayı başaran az sayıda yaratık ise kendilerini olabildiğince gizlemeye çalışmıştır. Tüm hayatta kalma çabalarına rağmen yaratıklar insanlar tarafından görüldüğü yerde silahlarla öldürülmektedir.
500.000 yıl önce dünya üzerinde envai çeşit yaratık vardı. İnsansı yaratık ve hayvansı yaratık olmak üzere genel olarak ikiye ayrılıyorlardı. Hayvansı olanlar genellikle güçlü kaslara, geniş bir gövdeye, birkaçı hariç çok da tüylü olmayan bir vücuda sahipti. Genellikle 4 ayak üzerinde yürüyor, avlanıyor ve tıpkı hayvanlarda olduğu gibi kendi ekosistemlerinde baskınlık kurmaya çalışıyorlardı. Her biri farklı özelliklere sahipti. Örneğin ’’Kralltus’’ 300 kg vücut ağırlığı ile ormanın en vahşi yaratıklarındandı. Ancak gelişmemiş zekası yüzünden ömrü 10 yılı geçmiyordu. Çok zeki bir yaratık olan ’’Filltus’’ 600 kg ve boyu da 3,5 m civarındaydı. İri pençeleri ve gelişmiş kasları vardı. Buna rağmen nadiren et yiyordu, yiyecek menüsünün %80’ini ot ve bambu oluşturuyordu. Buda onları hantallaştırdı. Gerçek leşçiler olan Lakkuş’un en iri örneği 1,50 m ve 40 kg idi. Orta büyüklükte olanlar genellikle 15-25 kg civarındaydı. Oldukça hızlı hareket etmelerine rağmen yıllarca sadece leş ile beslendiler. Birçoğu mide rahatsızlıklarından öldü. Nedeni ise yediği leşlerdeki bakterilerdir. ’’Merus’’ yarı leşçil yarı avcıydı. Tek başına yaşıyordu. 1,30 cm boyu ve 20 kg vücut ağırlığı ile küçük memelileri avlıyordu. Güçlü bacakları ile 2,50 m yüksekliğe zıplayabilmesi ve 10 m uzaklığa atlayabilmesi ve 60 km hızla koşabilmesi sayesinde tavşan,ceylan ve çeşitli kuşlarla beslendi. Merusların çoğu kuytu yerlerde yaşadıkları için çiyanlar,akrepler ve yılanlar tarafından sokularak öldürüldüler. Maymunu andıran bir yapıları vardı, ancak çoğu maymundan daha ufaktılar. Gollümler ise 2 ayak üzerinde yürüyordu. Büyük kafaları, kambur vücutları 1,60’a varan boyları ile insanı andırsalar da insan zekasının ancak 10/1’ine sahiptiler. Vücut ağırlıkları 40-50 kg civarındaydı. Mağarada yaşıyor ve böceklerle besleniyorlardı. ’’Errasun’’ 100 kg vücut ağırlığı ve zehirli dili ile gollümlerin en büyük düşmanıydı. Ancak Errasunları avlayan yaratıklarda vardı. Örneğin ’’Cetram’’ 2,70 m boyu ve 200 kg ağırlığı ile Errasunları rahatlıkla öldürebiliyordu. Gorile benzeyen ’’Yeti’’ zeki ve güçlü bir yaratıktı. Dik durduğunda boyu 2 m ağırlığı ise 150 kg idi. Otçul bir hayvandı, ancak gerektiğinde çok saldırgan olabilirdi. Yetişkin bir insanı ikiye bölebilecek kadar kuvvetlidir. Bu onu vahşi hayvanlara ve diğer yaratıklara karşı korusa da Tüleke çarpan meteorlar bu zeki yaratıkları sonsuza dek yok etti. Boynuzlu bir yırtıcı olan ’’Belarıus’’ 250-300 kg ağırlıkta ve 2,50 m boyundaydı. Çok yırtıcıydı, günde 50 kg et yeme ihtiyacı duyuyordu. Dünyaya belli bir süre içinde yayıldılar. Defalarca timsah,kaplan ve köpekbalıkları ile karşı karşıya geldiler. Timsahlar sudan uzak düşürüldüğünde Belarıusun rahatlıkla alt edebileceği hasımlarındandı. Kaplanlarla kavgaları 2 taraf için ölümcül yaralara neden oluyordu. Kalın derisinin ve zırhının avantajlı Belarıusu koruyordu, bu nedenle çoğunlukla kaplan ölen taraf oluyordu. Ancak köpek balıkları ile karşılaşmalarında dev balık yaratığın zırhını delerek onu öldürüyordu. Yaratıkların nasıl yok olduğuna dair 200’e yakın iddia bulunmaktadır. Bunun en iyisi dünyadaki ani iklim değişiklikleri olmuştur. Her şeye rağmen günümüzde 20 kadar yaratık yaşamayı başarmaktadır. |