son kırmızıseni son gördüğümde akasyalar zamanıydı mevsim gün alıyordu kirazdan bütün yaralı yürekleri senden yana dengine doldurmuş gidiyordun kasabadan konuşmuştuk öylesine ordan burdan ilkten liseden ortaokuldan tayların ilk binim zamanı gibi titrekti bedenin ve göçer çadırların dumanı misali rüzgar esintisine bağlıydı sözlerin utanırsın diye söylemedim farkına vardığımın erkenci erikler gibi aceleciydi gözlerin yuva derdindeyken saka kuşları daldan dala ağzında söğüt püskülleri gitmelerin anlamı daha da derinleşti içimde çığlığına asılırken pasinler ekspresi sen gittin miralayın kızı torbandan akan kanın hesabını vermeden nasıl da belli oluyor geçtiğin kiraz diplerinden şimdi buralarda kirazlar daha da kırmızı haberin var mı papatyalar topladığın tepelere arsenik ekip altın biçiyorlar para yağmurlarından pas akıyor derelere hatıran kalacak bize yüzündeki son kırmızı kasım |