BENİM TOPRAKLARIMZemheriden arınmış güzel bir iklim sabahı, Annelerin Pazar torbalarındaki ümit. Gençlerin yüreğine gem vurmuş buhran. Ferini yitirmiş sürmeli bir çift göz, Katreyle yoğrulmuş aşk hamuru, İsyanlarla oluşan nice cenin çığlığı, İşte benim topraklarımın sessiz haykırışı… Yakılan yüzlerce şiir, Seksenlerin gölgesinde yaşanan, kantin sağcılık, solculukları Daha on beşinde, anlamını dahi bilmediği kelimeler uğruna, Gözünü kan bürümüş, ama bıyıkları dahi terlememiş binlerce genç, İşte benim topraklarımın yiğit delikanlıları… Pamuk tarlalarında, güneşin kavurucu sıcaklığında Sırtında bebesiyle çalışan, Hastane önlerinde ‘’yavrum’’ diye çığlık atan Elleri nasırlı bir anne. Konuşamadığı Türkçesiyle derdini anlatmaya çalışan, Bilinci nasırlı bir anne. İşte benim topraklarımın kutsal anneleri… ‘’Ez jı tera hes dıkım’’ yada ‘’Ez tora hes kena’’ Demek için pusuda beklenen sevgili kapıları. Küçük bir tebessümün bulutlara ulaştıran hazzı. Peçelerde saklanan güzel kız siluetleri. Papatya fallarıyla sonlanan umut göz yaşları. İşte benim topraklarımın isimsiz aşıkları… İşte benim topraklarımın, Sessizliğe bürünmüş kalem tutmayan şairleri… İşte benim topraklarımın, Anlatamadığı yürek hikayeleri… İşte benim topraklarımın, Yüreği yaşlı aşk hikayeleri… Ayaz Baran (Haziran 2008) |