Hatırlatma…Nereye baksam Kabaran hissiyatımdan arınsam Senden geriye kalan ne kadar iz varsa unutsam Yüreğimi dağlayan hicranın güftelerini hüzünle yazsam Artık bir ömür Yalnızlığın ıssız sokaklarındayım Eylül akşamları sineme seslenir, acı verir Sokak sazendelerine şöyle bakar, zamanın farkındayım Fakirhaneye Gitsem ne olacak, içim kararacak Küskün ve kırgın duvarlar haline bakacak Silik boyalar kim bilir neler anlatacak, kalem yazacak Sabahtan beri acım Hangi nevaleye baksam muhtacım Ne şevk ve ne de iştah var artık onlara yabancıyım Ben bu vakitten sonra başka diyarların suskun insanıyım Bir kefenin dahi yok Mezarlık nerede sahip çıkan ne çok En yakın, eş, dost dünya derdinde bahane mi yok Hani nerede vefa, sadakat, vicdan, ruh, kalp var mı soran Ne hevesin sevdasına Ne hevanın endamlı cananına sözüm yok Aşk adına nefsini ihya eden zavallılarla işim yok Hesapsız bir akılla dünyaya dalan esirlere ihtiyacım yok Ne vakit çocuk görsem Yaşlı bir nineyi, dedeyi dinlesem İçlerinden çıkmayan ukdelerini bir bir dile getirsem Gün yüzüne hasret umutlarıyla yüzleştirip, sevindirsem Ölümden hiç söz etmesem Ölen ve her halinde okunanları gizlesem Yakınlarında asılı duran aynayı sessizce çıkartsam Geçlik resimlerini rengârenk çerçeveletip duvarlara assam… Mustafa Cilasun |
Selamlar.