Bir Bilmecede…Bilmem ki Lahzanın hangi renginde Ruhumun hicran sahnelerinde Yüreğimin dinmeyen buğulu ümitlerinde Bekliyorum, sabrediyorum, gözyaşlarımı siliyorum Asla sitem etmiyorum, andıkça serinliyor, hamt ediyorum Ne vakit düşlesem Hülyaların feyzinde nefeslensem Seni hiç görmesem, tenine dahi değmesem Ve fakat derin bir firkatle sinemde ki muhabbetle göçsem Hiç değilse ötelerde beklesem, suhuletinle yetinip sevinsem Her harf ve hecede ve kelimelerde ruhumu aşka teslim etsem Ceylanlar subaşındayken Leylaklar şevkle rengârenk açarken Kelebekler sessiz ve nezaket içinde ümitlerine uçarken Sabreden ve zikreden dervişin, hasret içindeki bir nefesin Aynanın karşısında suretine saatlerce hevesle bakan güzelin Düşlerinde tebessüm eden, gülmeye muhtaç mahzun kimsesisin Boynu bükük melülleşenin Kuytu ve sessiz tepelerde gözyaşı döken çaresizin Sabra minnet eden, zatı celalini hatırladıkça hislenen Edebi, iffeti, halveti, izzeti, şeref ve haysiyeti ulvi olan kederin Ruhunun ve kalbinin yüceliğinde tevazuu eden o ecir sahibinin Hevesten, heva, vehim ve zandan arınmış aklın ve vicdan ehlinin Senin rızana boyanan Yaşamak için değil, niteliği bulunan İkinci bir doğumun idrakiyle zatına kulluk yapan Ruhsat ve maslahattan ziyade azimeti tercih etmekle yetinen Çile ve cefanın halinde suhulete erişen, tebessüm edebilen yaran Bu kadar edep ve ehliyete erişmiş dost, refiklerin zümresinden eyle(Âmin) Mustafa Cilasun |