ÜZÜMÖRENSarıtepe’de dalgalanır, şereflice bayrağım, Uzaklardan görünüyor, al kırmızı sancağım. Şerefidir, şanıdır bizim ilin bucağın. Şirin köyüm, benim köyüm üzümören. Yedi minare, kalem gibi dikilmiş Arpa, buğday, darı bile ekilmiş Dağları da zümrüt gibi yeşermiş Güzel köyüm, benim köyüm üzümören. Bağlarında, bülbül saka hep öter, Ovasında çeşit çeşit ot biter. Deli gönül, uzanıp da yatmak ister. Benim köyüm , şirin köyüm üzümören. Göletinde kızılkanat, sazan gezer Sazlılığında turna, ördek ,kaz da yüzer. Bu şahane diyarı izleyenler eder ezber Benim köyüm şirin yurdum üzümören. Tarlasında domatesi, fasülye, Dur bitmedi; marul lahana bezelye, Sepet sepet, gider dosta hediye Benim yurdum, güzel yurdum üzümören. Atı, kurdu, iti, yılanı, İnan; yazmadım, geriye kalanı. Terk etme sen, bu güzelim sılanı, Güzel köyüm, benim köyüm üzümören. Öğrenciler, ilköğretim, lisede Erken gider, benim halkım işe de, Berrak durur, suyu bakın şişede, Şirin köyüm, benim köyüm üzümören. Otobüsler hergün gider, tokat’a Bağları var,yamaç bayır yakada, Buyrun gelin , bağ bozumu hasada. Yeşil yurdum, benim yurdum üzümören. Domatesler doldurulmuş kasada, Çay içiyor ihtiyarlar masada. Fırsat verme, çekemeyen fesada. Benim köyüm, güzel köyüm üzümören. Pınar gözü, dağbaşında bulunur, Çayırına türlü , sofra kurulur. Her mayısta halkımıza sunulur. Benim köyüm; şirin köyüm üzümören. Bekler tırlar, halde bakın, sırada, Sebze taşır dört tarafa, buradan. Ülke ülke; iran ırak rus-a da. Şirin köyüm; benim köyüm üzümören. Domatese şenlik vardır köyümde, Tekrarlarız her ağustos senede. Meydan camî, dükkanların önünde. Tatlı köyüm, şirin köyüm üzümören. Bebeleri salıncakta sallanır, Düğünlerde, davul zurna çalınır. Kebabına, ekmek ile banılır. Yeşil yurdum benim yurdum üzümören. Merasında, inekleri yayılır, Kaz gölüne, camışları bayılır. Buz suyunda koca karpuz yarılır, Güzel yurdum, şirin yurdum üzümören. Fıratında; alabalık beslenir, Çoban mehmet, yanık yanık seslenir, Kuzu eti parça parça şişlenir. Şirin köyüm güzel köyüm üzümören. Dalda gezen, gökte uçan, serçeyi, Yaz ömerim: anlat böyle her şeyi, Dinlenmeden, yük taşıyan eşeği. Benim yurdum , şirin köyüm üzümören. Aşığım ben; vatanıma , yurduma, Koşar halkım, birbirine yardıma, Son verirken, ben burada satırıma, Güzel yurdum, benim yurdum üzümören. H.Ömer KILIÇBAY |
Neşesiydi mahallemizin Ulu Camii,
Bir başkaydı, Dimortan’ın ay’ı ve güneş’i.
Çocukluğumun nâ mütenâhi, ayları, yılları,
Hiç aklımdan çıkmıyor, o taşlı, tozlu, yolları.
Mutluluk verirdi bana, sarı tepenin zirvesi,
Bambaşkaydı, tavşan elması ve yemişgeni.
Bahar oldu mu, toplardık, nevruzu, çiğdemi,
Vız gelirdi, dağı, taşı, yemişgeninin dikeni.
Paçalarımı sıvayıp, suyunda gezdiğim dere,
Topaç oynadığım, mil oynadığım ,arkadaşım nerede?
Ulu Caminin avlusu, şırıl şırıl akar suyu,
Ecdâdımın yâdigârı , ondandır ululuğu.
Bir selvi köknar dalları, gölgeliyor şadırvanı,
Şadırvandan akan su, suluyor selvi çamı.
Üzümören burası, Tarihi Ulu Camii,
Sanki, Mevlâm göndermiş semaya tüm ecrâmı.
Tâ ezelden beri, mollalar, hocalar otağı,
Nice nesiller beslemiş, bereketli toprağı.
Ancak ne zaman ki, yaşanmaz olmuş İslâm,
İşte o zaman kesilmiş başımızdan en’âm.
Dimorta, yeni ismiyle Üzümören,
Doya doya seyretsem seni sarı tepeden!
Nasıl yakıştı değil mi abi.. Üzümöreni bilmeyen bile tanır sanırım bu şiirleri okuyunca! Üzümören sayfası yapalım mı?