kafiyesiz
Beni bu karanlık gecede uykusuz bıraktın.
kalbimi; ruhsuz, saydam ve eksik... acı değil bu elbet, pişmanlık değil sessizliği dinliyorum sensizlikten daha yorgun kalemimden çıkan her kelimenin boynu bükük hayal kırıklıkları gözyaşlarıma karışmış gözyaşları yanaklarımı kanatıyor adın çıkıyor ağzımdan dişlerim dilimi kıstırıyor göz kapaklarımı kapatıyorum yokluğun zerre umurumda değil zifiri bir karanlık bir yağmur damlası düşüyor alnıma, saçlarıma içimi ferahlatmak istercesine olmuyor yapamıyor her zerrem senle rüzgar silmek istiyor seni benden benle yaşlanmış olmalıydı kalbin kalbinin olmadığını anlatıyor bana şeytan karşıma oturmuş kırmızı karlar içinde karlar yağıyor koca şehre ben üşümüyorum senin sahte mutluluğun yakıyor beni yaktığın ben gibi yan istiyorum bir oğlan çocuğu susturuyor beni gözleri sana benzeyince kokunu getiriyor ağaçtan düşen yaprak yaprağı alıyorum yerden bir sitem ediyor sonbahara avutuyorum onu sen hiç kışın düştün mü? aralık soğuğu sanıyorum gri denize bakınca deniz bana bakmıyor acımasızca vuruyor kıyıya kıyının sesi çıkmıyor alışmış yıpranmış martı sesi geliyor uzaklarda bir parça huzur olmalı diyorum huzur diyor zaman huzur içinde içim diyorum ellerimle sol tarafımı yoklayıp hatırlıyorum son bakışını içim gitmişti sana ondanmış demek bu sonsuz boşluk. |