ilk güz
Sen benim ilk değil sonummuşsun
Ne öğrendiysem senden öğrenmiş, Kime baksam seni görmüşüm ben. Gece yarısı uykusuzluk, Ölüm gibi suskunluk; senin isminmiş. Dünya yuvarlak sevgilim! Bunu en iyi ben bilirim... Yoksa her defasında sana dönüşümü Tüm yolların sana çıkışını nasıl anlatabilirim? Kaldırımda yan yana yürümenin bile hayalini kurdum Her gidişinde saatimi vuslat vaktine kurdum. Beni her sevmediğinde ben kalbimi bir ateşin içine koydum da, Sana hiç gönül koymadım. Seni her görüşümde... ah! seni her görüşümde... Kuşlar bile tedirgin uçtu Günebakan boynunu büktü Deniz coştu coştu... Coştu da kaldı öyle Dalgaları vurdu sahile O gün hiç bir şeyi almadı sahilden Dedim ya hepsi tedirginlikten Bende öyle bende öyle Ürkek adımlarla geçtim yanından Sen farkına bile varmadan Deniz gözlerin bakarken güneşe Güneş batıyordu geceye Son demleri vururken sakalına saçına Gözlerini kısıyordun, gözlerin batırıyordu sanki güneşi Kıstığın gözlerin kaşlarını indiriyordu Kaşların kavisli Kaşların zor yollar gibi Gözlerin kararlı geçen yıllar gibi Sol elini kaldırdın yüzüne Alnına elmacık kemiğine Yüzün çıkmaz sokak olmuştu böyle Sesin vardı bir de havada dağılan havada yankılanan Allah’ım! Ne büyük haksızlık nasıl saklayamam o sesi O kelimeleri o canım cümleleri Nasıl büyük bir hatadır sesin soyut olması kaybolması İnsanın zamanla önce sesini sonra kokunu unutması O bir anın tüm hayatım boyunca aklımdan çıkmaması Ne büyük bir mucizedir yüzündeki tebessüm Şimdi neredesin acaba ömrümdeki ilk güzüm. |