GARDAŞ
GARDAŞ
Ne çok korkardım senden gardaş! Oynamak için her sokağa çıktığımda ürperirdi içim. Ya görürse ya görürse abim diyerek yüreğim ağzıma gelirdi. Hani öyle de olurdu. Ne zaman arkadaşlarımla oynamaya çıksam mutlaka sana yakalanır, ardından dayak yiyerek eve dönerdim. Bir de tembihlerdin; " beni, babama söylersen seni öldürürüm" diyerek! Sahi ölümün rengi neydi gardaş? Nasıl ölünürdü? Arkadaşlarının gözü önünde dövülmekten daha mı kötüdür ölüm? Daha mı kötü gardaş? Bir dediğini iki etmez, koşar adım eve gelirdim. Avlu kapısının arkasında gözyaşlarım dinsin annem babam görmesin diye beklerdim. Seni ele vermemek için beklerdim gardaş. Ve hayaller kurardım. O minicik yüreğimde, seni döveceğim abi, hele bir büyüyeyim döveceğim. Diye. İnan çok masumca hayallerdi gardaş. Yok olduğun zamanlarda aklımca büyür kocaman adam olurdum. Olurdum da seni döverdim güya. Ve ahdederdim yemin ederdim seni döveceğim diye. Ama kıyamazdım sana vurmaya gardaş, vuramazdım o gül pembe yanağına! Ya incinirse, ya acırsa diyerek vuramazdım sana. Hayalde olsa vuramazdım sana gardaş! Hatırlar mısın gardaş? Ben ortaokula gidiyor, hafta sonları da kahvede çalışıyordum. Hasta olan babama yük olmayayım diye, hep te öyle yaptım. Ve sonra babam öldü gardaş! Biliyor musun gardaş ben, ölümün rengini işte o zaman öğrendim! Sanki kıyametin gölgesi düşmüştü üstüme. Göğün direği yıkılmış ve ben altında kalmıştım. İşte o gün anladım ölümün rengi griymiş gardaş, o zaman öğrendim! Babamın ölümünden bir yıl kadar önceydi sanıyorum ve sen yeni nişanlanmıştın. Her pazartesi şehre gelir okulda beni bulur, cebimdeki bütün paraları alarak çeker giderdin ve ben bir kenara çekilir doya doya ağlardım. Hatta dayak yemediğim için sevinçten ağladığım da olurdu! Biliyor musun gardaş sana hayır diyemezdim! Çünkü sana kıyamazdım. Abim nişanlıdır diyerek. Hem artık babam da sayılır. Tut ki vermedim ne olacaktı ki? Dövülecek yine cebimde ne var ne yok alarak çekip gidecektin. Şimdi düşünüyorum da ne çok korkarmışım senden gardaş. Artık bana attığın dayakların acısını hissetmiyorum biliyor musun gardaş. Acıyan bir tek şey var. Göğsümün altında yumruk gibi duruyor. Bazen aklıma geldiğinde orası çok acıyor gardaş çok! Hatırla, bir cuma gününüydü hiç unutmam. Okulda aşı yapılmış ve okul tatil edilerek evlerimize gönderilmiştik. Tesadüf ya, sense arkadaşların, Kani, İsmail ve dayımın oğlu Eminle sohbet ediyordun. Beni görür görmez arkadaşlarına beni göstermiş; “benim kardeşim Cuma namazına geldi.” Diyerek ve bir kahkaha tufanı kopmuştu. Beni arkadaşlarına alay konusu yapmıştın gardaş işte o bazen çok sancı yapıyor yüreğimde! O an bana ne oldu bilmiyorum. Ama hücreme nefretin bütün heceleri düşmüştü. Ama yine de abimdir olsun, o eğlensin, o gülsün mutlu olsun demiştim içimden gardaş. Aaah gardaş ah şimdi yaş altmış belki hepsi yaşanması gerekenlerdi diyerek unuttum gitti. Lakin şunu asla unutamayacağım ve asla affetmeyeceğim; Senin tanımadığın iki yeğenin var. Maşallah zıpkın gibi delikanlılar. Ahlakları, kişilikleri, insanlıkları Tanrımın bana lutfu gibidir. Büyüğe baba küçüğe de abi diyorum. Böylece hem baba hem de abi özlemini gideriyorum. Büyük olan şimdi 27 yaşında biraz ötelemeyle, kısa dönem askerliğini yapıyor. Diğeri de maşallah Üniversiteyi bitirdikten hemen sonra, askerliğini yaptı ve İstanbul’da büyük bir firmada yönetici yardımcısı olarak çalışıyor. Bazen sorarım amcanızı tanıyor musunuz diye? Büyük olan hayal meyal seni hatırlıyor. Ve nasıl hatırlıyorsun diye sorarım? Antalya’dan hatırladığını söyler ve anlatır; “senin arkadaşın var ya baba hani Ercan amca, işte Ercan amcanın dükkanındaydım. Ercan amca, bana dönerek; “burada oturan adamı tanıyor musun? Diye sormuştu bana. Bense; “hayır” dedikten sonra ona dönmüş, “sen bu delikanlıyı tanıyor musun?” diye sormuştu. O da; “hayır tanımıyorum.” Diye yanıtlamıştı. Bunun üzerine Ercan amca; “siz amca yeğensiniz.” Demişti. Aradan pek fazla geçmeden; “bir ihtiyacın olursa Ercan amcana gelirsin. “dedikten sonra da kalkıp gitmişti. Kısacası seni öyle hatırlıyor. Küçük olan yani bazen gardaş, bazen abi dediğimse seni hiç hatırlamıyor! Ama ben, ama ben, ben seni çok iyi hatırlıyor ve çok özlüyorum gardaş. Yalnız merak ediyorum neydi seni böylesi kine, böylesi nefrete bürüyen? Bunu bir türlü anlayamadım gardaş. Her aklıma geldiğinde, fırtınalar kopar içimde gök gürler ve içime ağlar dururum sanki. Belki de seni hiç özlemedim kim bilir. Sadece yaşlandım ve duygusallaştım. Belki de bu yüzdendir sık sık aklıma gelişin. Neydi seni bensiz, beni sensiz bırakan öfkenin adı? Neydi seni bensiz beni sensiz bırakan şey? Bunca yılın ardından hiç mi özlemedin beni gardaş? Tam 32 yıl oldu görüşmeyeli ve hayli zaman oldu susalı! Ama değil artık, değil susma zamanı. Vakit geç ölüm yakın. Ben ölmeden bir kez olsun, bir kez olsun görmek isterdim seni gardaş. Artık hiçbir şeyden korkmuyorum biliyor musun? Senden bile korkmuyorum! Korktuğum tek şey; Küçükken abisiz bıraktığın kardeşin ölüme gittiğinde bile elini kavrayıp; “korkma kardeş, korkma. Seni benden kimse alamaz! Diyerek elimi avuçların arasında terletmeyecek bir gardaşımın olmamasıdır! Şimdi sevgiden mahrum kalan bu öksüz yüreğim dayanır mı bilmem. Bildiğim; “ ben geçmişte yaşanan her bir olumsuzluğu unutup, hatta sana dair korkularımı bile unutarak seni affettim gardaş. Özlemin bir çığ gibi içimde gardaş Hadi gel de ister döv, istersen öldür beni! Sana söz veriyorum, dövdüğünü babama bile söylemem gardaş. Hadi gel hadi gel de gözlerimi sen kapat. Gözlerim açık gitmek istemiyorum… GARDAŞ Üzülecek hal mi kaldı Gidenlere bakmam gardaş Sen sevdin de el mi aldı Candan seven olmaz gardaş Senin ki de acı mıdır Yüreğinde sancı mıdır Canın yakan hancı mıdır Hancı hanın yakmaz gardaş Yere düşeni çok gördüm Gelip geçenlere sordum Bu rüyayı hayra yordum Hayırda can yanmaz gardaş Düşman sana hiç ağlamaz Bana ne der, hiç bağlamaz İlaç verse kar sağlamaz Dostlar canın yakmaz gardaş Kirpiğine nem düşmesin Leş kargası üşüşmesin Helalini bölüşmesin Haksa canın yakmaz gardaş NOT: DOSTLARIM SORARLAR BU ÖYKÜ YAŞANMIŞ MI? SADECE ŞUNU SÖYLEYEBİLİRİM; BİZ ŞAİRLER BAZEN GERÇEK OLMAYAN ŞEYLERİ DAHİ YAŞANMIŞ GİBİ HİSSEDER VE ÖYLE YAZARIZ. BU ÖYKÜNÜN GERÇEKLİĞİNE GELİNCE; YANIMIZDA, YÖREMİZDE, YAKINIMIZDA BU VE BENZERİ ÖYKÜLERİ REEL YAŞAMDA GÖRÜP ŞAHİTLİK ETMEKTEYİZ. İŞTE O GÖRDÜKLERİM ŞAHİT OLDUKLARIMIN YANI SIRI AZ DA OLSA KENDİMDEN KATARAK KARDEŞ ÖZLEMİNİ İŞLEMİŞİMDİR. |