cılga yol hikayelerigök kubbeyi taşa tutsan bu kadar yıldız yere dökülür mü sanki karanlıklarımızı mı silecek bu dağlara bu kadar ateş böceği ekilir mi zöhre ebemin dili keskin yol azığımız onda ne kadar da hain kamer bu gün yarımın da yarısı ziyasız her çalı,bir ejder yavrusu el alem,aştılar orta dağı kurtlar pusuda,itimiz bile yok dinamit götürüyoruz sanki duvarlarımıza hep arkalara düşüyorum dürtüp duruyorlar el kadar uşağı cizlavetim ayak bileğimde prangalar gibi halka pıtrakların her biri ciğerimde oynamakta mavi defter kabından yapmışım kopuk uçurtmamın ipleri bende bir ucu cennette babamın ellerinde keşke tam olsaydı ayakkabım dolardı içine hüneri çakmak taşı kayaların arşa çıkarken çığlıkları öteki bebelerin neden ben hep sessiz ağlarım oba kıyısında damımız,çökmüş ortasından mertekler talanda,hezenler çürük bu yaban yollarında damımızdan önce döküldük koyunların arasına girin dedi nenem bir yağmur başladı inceden,inceden kasım |
Tebrikler şair...