BİR BARDAK DEMLİ ÇAY HATIRINAkuytu bir köşede içilen bir demli çayın öyküsünü anlatır geçmiş dedikçe dilim yanması o yüzdendir vakitli vakitsiz.. küskün iki yüreğin barış çubuğu tüttürdüğü gönlümün eriştiği ve sevdamın başladığı yerdeyim tüm olmazların asılı kaldığı sokak lambalarının dahi kıskandığı hasetliğin bir yanıp bir söndüğü tahta bir masanın soluğunda kirlenen iki yüreğin cemreler gibi bir havaya bir suya bir yere düşme öyküsü çalar pikapta. hangi ucundan tutsam bilemediğim sol omuz başımdan sancılanırken yüreğimin kıyıları yakamozlar balıkların sırtından gülümser ve gömülür gecenin koynuna sahile boylu boyunca yatınca ay yıldız yağmuru düştüğü o gecedir karnımda debelenen ve soğuk hastane odasında bir aşkın can veriş hikayesi başlar yeniden ve hep yeniden gözlerimde. yaşanan dejavu değildir elbet her yaşamdan bir parça roman akseden kitapçıların raflarında Türk filmi ebadında fakir kız zengin oğlan masalı da değildir bu Dostoyevski’nin suç ve ceza kitabının senaryolaşmış haline benzer kopuk kopuk biraz zorlansaydı belki mutlu sonla bitebilirdi ama şeytanla bir anlaşma yapılmıştı çarmıha gerilen aşkın elleri kanıyordu oluk oluk. toplum denen ahtapotun kolları sıktıkça kaburgalarımı kırıldı kırıldım hayata soluksuz. ne boğulan bu kadının son nefesi yansıdı yüzlere ne de balıklar yedi kemikleşen yüreğimi sadece kemirildim ağzında üç beş dişi kalmış salyalı ağızların dilinde. ağlayan bir çocuğu susturmaktan yoksun parmaklarım kendi mutluluğumun boğazını sıkmaktan yüksünmedi geçmiş gözümden kayarak kuyruğunu yapıştırdı yüzüme. Ayvazım DENİZ |
______________________________________Saygılar