TANRISIZ GURBETİN KUŞLARIKendini bulmuştu birden Kahır yüklü zaman tünelinden geçerken En hain gurbetin Ellerine düşmüştü onu severken Başkası peydah olmuştu etrafın da İlk aşkının son faslını yaşarken… *** Zehirli anılarla sıvanırmış meğer Nereye gidersen git zamanın duvarları yeniden Üstelik sen anılardan kaçıp kurtuldum derken Ayrılık hasreti de gelirmiş senin peşinden… *** Sancısı sıçrarmış bir zaman sonra da Tanrısız gurbetin yangın kokulu akşamlarına Sen kaçtım sanıp daha da yaklaşırmışsın inadına Anlaşılması çok zor olan bir durummuş buysa Tüm sevda çekenlerin dünyasında… *** Gurbetin gözün de kara rengindedir dünya Fiske kadar bir lafla Kendini sanırsın ki bir mezar da ! İnsanın yüreğinin en yaralı tarafına Fark edilmeden bile dokunulsa İnfilak ediverirmiş onun ruhu bir anda !... *** Öyle koyarmış ki Sen dipsiz bir gurbete çıkmışsan bir de ya Duramaz olurmuş kan hani Damar da yani O fışkırdı fışkıracak gibi… *** Sevdiğinden ayrılan bir insan Daha baştan geçirmişse boğazına ayrılığın sicimini Ondan sonra bartık bütün çareler pamuk ipliği Öylesine kalleşliklerle doludur işte ne yapabilirsin ki, Gurbetinin kişiliği… *** Bir bir kurşun olurken içinde ki sevdalı duygular Hüzün olanca hamlesiyle içine yığınak yapar Ayrılığın tetiğine dokunur dokunmaz ruhun patlar Morarmış olur tüm eski pembe yarınlar ! Biri gelir biri gider vefasızlıklar Her geçen gün içinde yeni yaralar kanar Ve sıladan yüreğine nice köz’ler uzatırlar… *** Yitik bir aşktan göçerken gurbetine dumanlar Anılardan kaçtığın yere dahi kıvılcımlar sıçrar Sıfırın binlerce derece altında soğuklar başlar Ruhun donacak yerde, İnadına alev alev daha da yanar !... Sıladan fırlatılan ateş düştüğün gurbete dek fırlar !... *** Yeni yıllarla tanışır eski nankör yıllar Nikah tazeler akşamları seninle kötürüm anılar Tanrısız gurbetin hüznü yüreğini lime lime yağmalar ! Dolaşırsın meyhane meyhane çaresiz kalınca Bağışlarsın gençliğini “Dert alan” adlı ucuz bir şaraba Kapatırsın kendini iyiden kapkara bir içki dünyasına Ya da, Sılandan gelen bir dedi kodunun kirli sofrasına… *** Sen ki artık gizli gizli içersin Gurbetin kahpe kokulu gecelerine iyice sinersin Ve sine sine falanca kentli, Falanca isimli, falanca hanımefendinin evine gidersin Namı değer bir ”küçük ev" adresin de sabahı beklersin Ne ki; kendin için tek teselli mekanı orası dersin Yani kendini kiralık sevgilere sığdırmak istersin... *** Ben’den sonra orada “herkes” başlar; Tanrısız gurbetin kuşu olmaktır görünür de ki tek suç Üç iş arkadaşı o bataklık “küçük ev” de aynı gece Ve ayrı ayrı amaçlarla aynı kadınsal eğlence Esirdi o ise, Kendi ruhsal nedenlerinin elinde bir kere, Sevgisiz yalnızlığın namussuz ellerin de Satacaktı dünyanın anasını güya bu kiralık sevgi gecesinde… *** Üçe bölüneceklerdi ayrı ayrı odalarda Doğal olarak ayrı ayrı kadınlarla Ayrı ayrı üç mosmor kesilmiş karanlıklar da Ayrı dünyalar yaratacaktı herkes kendi adına Bu "kiralık hayatların" kangrenleşmiş sevgi odaların da !... *** Çekilinmişti artık "kiralık" odalara Herkes bekliyordu kendi kadınını kendi odasın da Yürek içine zorla sığan acıları Kapadılar dışarıya sonraları da Kilitlediler kendilerini nihayet kiralık odalara… *** Geliyordu onun kiralık kadını Yaklaştı, yaklaştı, iyice yaklaştı kadın ona Deprem olmuş gibi sallanmaya başladı ortalık birden adeta ! Kan kusmaya başladı bizim gurbetçi sanki Sanki her canlı organı kan kusuyordu sağına, soluna !!!... *** Gurbetçi adam avaz avaz odasın da bağırıyordu; "Hayır !..Hayır !...Hayır !...” ve devam ediyordu, “Ama ben, ben, ben ne çok paramparça !!! Savruluyorum dört bir tarafa ! “ diye soluyarak konuşuyordu Meğerse ne görmüş sevda gurbetçisi karşısın da Değilmiymiş o yatan kadın kendi yatağında Bir zamanlar ölümüne sevdiği biricik "Papatya”… *** Adeta nutku tutuldu bir an ! Ölüp ölüp diriliyordu sanki durmadan !!!.. Kendi canına eş değer bilirdi sevdiği kızı bir zaman Baktı ki yatağın da ki kiralık kadın İlk aşkı ŞÜKRAN !!!... *** Kendi şiparişi olan Meğerse işte o ŞÜKRAN ! Yani şu an Soluğu soluğunu dokunacak olan Değil bir zamanlar öpmeye, Koklamaya bile kıyamadığı ŞÜKRAN !... *** Üstelik şu an ki gurbetinin tek nedeni de onun aşkından Böyle daha mutlu mu soracaktı ona Gurbetçi adam ama, YÜREK PARÇALARINI BİR TOPLASA !!!!...... İsmail Hakkı Gürcanok… 15/08/2005 ŞİLE/AĞVA İSTANBUL |