DÜŞMEYELİM BU GECE
Bir çay demle,
Mis kokulu ellerinle. Sen kadar, Sana gelmek kadar güzel olsun. Geleyim bende, Gecenin en zamansız vaktinde... Bu defa habersiz, Bu defa izinsiz, Bu defa aykırı bir biçimde. Bir nefes alayım; Mis kokulu çayından, Soğuktan tütmüş nefesimle... İçelim karşılıklı bu gece, Seninle; Ellerin ellerimde, Gözlerin gözlerimde, Yüreğim yüreğinde dursun bu gece... İçelim, İçelim bu gece, Üşüyen yıldızlara, Buz tutmuş aya, Titreyen havaya, Buhar sarmış bir nefesle; İçelim bu gece... Sür hadi nefesini nefesime, Çehreni çehreme, Gözlerini gözlerime... Isıt beni, Isıt buz tutan yüreğimi; Sıcacık yüreğinle... Al bütün yorgunluklarımı, Topla dağılan herbir yanımı, Usulca sokul geceme. Herşey gerimizde dursun, Bir biz kalsın geriye; İki çift göz ile... Ardımıza düşsün anlamsız ne varsa, Anlatamadığımız ne varsa, Düşsün bu gece toprağa, Hiçbir şeye dokunmadan, incitmeden ama.. Zaman seyretsin bizi; bir sinema filmi gibi, Feryat etsin çile çektirmiş yıllar, Çığlık atsın aman vermemiş aylar, İsterse küs dursun günler, Bu gece bizim, bize ne? Ve herşey; Bir kez daha ardımıza düşerken bu gece, Bir biz kalalım geriye, Yüreğim yüreğinden, Gözlerin gözlerimden düşmesin, Düşmeyelim, düşmeyelim bu gece.! Gürkan Bektaş - Ankara / 2013 |