BİR ASIR YAŞAMIŞ GİBİ YORGUNUM
BİR ASIR YAŞAMIŞ GİBİ YORGUNUM
Bir asır uyumuşçasına uykusuz bir asır yaşamış gibi yorgunum aaaah ah sebebini bilmediğim bir iç savaş mı var içimde bilmem talan edilmiş ömrümden çalarak götürmek için çıkarcı, pusu ulumaları duyuluyor derinden böylesine vurdumduymazlığın böylesine yalnızlığın böylesine sessizliğin içinde anlamıyorum sabrım neden dingin ve ben hâlâ susmaktayım sanki bir it dalaşı var içimde inatçı hırlaşmaları duyuluyor insanlığın gerçekten, doğruluktan yoksun, edepsizce kaçışların debelenişlerini sezinliyorum muhtaçlık ve mecburiyet gerekçesi olmuş onursuzluğun ciğerci Osman beklerken dükkanında söküp almak için şerefsizlerin ödünü Cemil sesleniyor Ayla’ya; “koş Ayla koş ülkede hırsızlar var” diye sabahın sıfır dördü uykuya çağırıyor yorgun kirpiklerim gün ağarmakta ve bütün masumiyetleriyle insanlar birer birer aymakta ve ben pencereme yaslanmış Çankayadan ülkemi seyrediyorum yalanın, talanın, emeğini, hakkını masumiyetini insanın kendi tozuna toprağına bulayanın çoğunlukta olduğu bir ülkede yaş elli yedi ve ben Bir asır uyumuşçasına uykusuz Bir asır yaşamış gibi yorgunum… Hüma Efkan |