'SEN' DEMİYORUM ARTIKiçimin yangınını göstermemek için arkasına sığındığım kelimeleriin yüzünün kızarıklığına sakladım sevdamı. beyaz bir masumluğu çıkartalı beri onlarda soğudular bu sevda denen denge oyunundan gönlümdeki tahterevallinin ağır basan tarafı hep sendin ağır dilin s/ağır yaraların vardı rüzgarın sen tarafını yüzüme savurduğu ezildikçe ezildim altta/n k/aldıkça. olumsuzlukların sarhoş ettiği dudaklarım ’sen’ kadehlerine gömüldükçe yalpaladılar adını sayıklarken bir boş masa vardı ben tarafında bir dolu tabaktı sana düşen ve meze niyetine yediğim acılar sana baktıkça dilimi yaktı. mutluluğun hiç sabahlamadığı boş yataklardı hatıramda başını koyduğun yastık soğuk geceler gibi hep bir yanımı kesti üstünde kalan saçının teline astım düşlerimi. ’bitti’ dediğin o sahil kenarı denizin kudurmuş köpüklerini kumlara gömdüğü gibi tekrarı olmayan bir maziyi de gömdü ayaklar altına gelen bastı giden bastı habersiz bir yürüdüğümüz kaldırımlar ağladı göstermeden. tavla oynadığımız kafenin önünden geçiyorum her gün buruk bir gülümseyişle bana bakıyor her zaman oturduğumuz masada başka bir çift şansını deniyor ’hep yek ’ diyor kadın adam dü şeş/le cevap veriyor gülerek. yenildiğinde kaşlarının nasıl düştüğü gelir us/uma zor gelirdi kadına yenilmek hep bir üstünlük savaşıydı kazanmaya çalıştığın umursamaz görüntünün altında yatan hırsı saklardın yalan gülüşlerine ve sarılırdın bana hayata sarılır gibi sıkıca. seni kaybedeli beri hayata yenik başladım sayende sevgili kör karanlık geceleri sen diye kucaklarken kazanmanın sarhoşluğu ile kimleri kucaklıyorsun güneşin sabahladığı o sahilde bilmek istemiyorum sadece sadece özlemin çığlıkları yankılanırken martıların bozuk kaba lehçesinde bir balık gibi düşüyorum sensizliğin derin sularına gözlerim açık.. ’sen’ desem ağzım yokluğunla dolacak boğulacağım. Emin ol ki bu son reveransım kader önünde. Ayvazım DENİZ |