İstanbul Ve Yüreğimİstanbul ve yüreğim yere batanda Kardeş sevgi sağanağı Ayasofya da Sen yağmura ben sana teslimim Bırak unutkanlığında uyuyayım Bana yakıştığı an kadar dolma bahçende Daha kokusu çıkmamışken toprağa düşen çiğin Vur tırnak aralarındaki acıyı Babıâli yokuşunda Ayak tabanlarında uyurken yedi tepe Çay filizi gözlerinde sürgünler deriyor ellerim An’da yüceldi başım Arz’a değdi değecek Aydos’tan Boğaz içini gezsem balığın mürekkepli karnında Altın boynuz doldurur muydu gözlerimi Ve asil değilse kan damarda Yürek mürekkebi tutabilir miydi yerine Her ağladığımda avuçlarına abu hayat diye Asıl üşüyendim gül hanemden gittiğinde umutlar Üşüten sendin geldiğinde umutsuzlukla Ve seninle susarak da konuşurum ey sevgili Oysa şakağıma dayanan namluda bile Çaresizce çok sevmiştim hayal kahvemden Haydar paşaya kaçıncı veda ediş sendeki hele Vedalar çare değil ayrılığa silmedikçe yüreğin Karadeniz bir taka yanaştırır kız kuleye habersiz Beklersin Selimiye’nin kırmızı panjurları ardında İçmek için gelişini yalnızlığın hasretini kana kana Ne ağlarsın yüzümün öteki yarısı gibi gülüşlerle Her gün meydanlarda seni bulmanın acısıyla Galata da rekorları egale ediyorum kendimde Kulak tıkayıp senden evveli atan kalp seslerine Asıyorum taklitçi kız kuleyi gözlerinden ıssız gecede |