ölümgâhın aşk_ı doğası...
doğanın aşk_ı mahşeri...
yaprağın endişesi aşkın kaçışlarında dikenli yollarına hüzün yağdırmak göğsüne sığınıyor şırıldayan aynalar deşifre edilmemiş yağış kanat çırpıyor evhama suratsız gözlerle ve değiştirilmiş yokluğunda yükselen bir hormonlu bekleyiştir seni doğuran ve korkunun salyalarında gözyaşı dökmemişti doğa... bir yürek burkuyor toprağında ölüm yaşlandı güneşin birikmişinde ve güvercinlerin seslerinde aşkı yudumladık örtüsünde mavimsi kadın kahkahası ayın sûrurunda yuvarlanmış harfler ağacların resmini çizen sokağın maymun göğsünde emzirdi imgeler bir badedir yaramdan içeri kaşlarının perdesi hayıflatır kalbinden doğanın aynaya sırlı simalar fısıldayan süs kuşun yanaklarında yeşeren çiçektir aşk ve doğa gün uzantısına vaveyla çığlığıyla uyanıyor... ve bamteline oynatılan huzurun ölümgâhında... rotası çizik bir lezzet sofrası kurulmuş gönl_ü yaremde..... kalplerin yabancılığına sûkunet düşmüş... |