sarınmak ne boş!
sarınmak bazen ne boş kelime!
düşerken içinden düşsel söylemlerin düne aitliğin silinme mecburiyetine ayarlandığı bir günde; bir yaprak kadar ömrü varken her şeyin o sonbaharı beklemeden başlayan “sevgi tükenmişliğin” öncesi tahminsizdir bir bakmışsın bir elvedanın içinde yenideni yoktur bazı eylemlerin düştüğün vakit kalkabilirsin elbette ya acısı, incinmişliği? paylaşamazsın, anlatamazsın kimseye, anlamlandıramazsın kimseyle adımların gider yitikliğe sarınmak bazen ne boş kelime! düşün ki görünen bir buluta sarınmak istersin, sarınamazsın hayali güzeldir oysa yağmurları hissedebilirsin kolayca yakalayabilirsin yağarken kalbinde bir "ömür akşamüstüsü"nde belki de bir elvedanın içinde gitmek gerekir bazen, bütün aşklarını bırakmış yılgılar gibi yıkılırsın geleceğe, sözlerin dudaklarından alınmıştır bile hiç susmayacak yüreğine konmak üzere hele bir de hayalin, bulutların silme tepeden üzerine boşalırken, üşürken gerçekten sarınmak o şeye ne boş kelime! ( Dilek KARSLIOĞLU ) |