Papatya Falı
Bir ağaç su içiyor bunak bir ihtiyarın elinden,
Görüyorum penceremin demirlerinden. Dudak büküyorum bir ağacın hürriyetine. Çekerek içime tutsaklığı iyi niyetlerimi bir bir asıyorum. Yorgun düşmüş kibrim bıyık altından gülüyor, Bir ekşime harama bulanmış gözlerimde. Nasıl da minnettar ağaç, ihtiyar şen onun gölgesinde. Perde inmiş gözlerime göremiyorum. Bir adam tutsak kalmış dört duvar arasında. Kurtarın beni çığlıkları yankılanıyor duvarda. Sessizliğe imdat çağrısı adeta haykırışları. Sesini duyan yok sessizliğinden başka. İhtiyar adama bakıyorum. Yüzünde çiçekler açmışken bir ekşime oluyor. Hışmına uğruyorum geçen zamanın. Ellerimde yarım kalmış bir papatya falı. Ölüm hiç bu denli yakın olmamıştı. Yakmamıştı içimi hiç bu denli. Başkasının hürriyetine saygısı olmayanların. Tutsaklıktır dostu. Beynimin içinde ruhumu kemiren bir söz. Yaptıklarımın bedelini ödüyorum. Kalıyorum dört duvar arasında mahsur. Elimdeki papatya bile uçuyor penceremin demirlerinden. Tutsak olan adam ölüyor... |