MEDENİYETİ ŞİKAYET
İNSANLARI ÖLDÜRMEK,
OCAKLARI SÖNDÜRMEK, VATANINI BÖLDÜRMEK, BU MUDUR MEDENİYET? KATLİAM ADET OLMUŞ, ZİNA SAADET OLMUŞ, DOĞRULUK GÜLÜ SOLMUŞ, BU MUDUR MEDENİYET? GIYBET AĞIZDA SAKIZ, HAK İLE BATIL İKİZ, KİRLENDİ ARTIK TEMİZ, BU MUDUR MEDENİYET? NERDESİN EY OSMANLI? BU DÜZENİ YIKMALI, TARİHE BİR BAKMALI, SENDEDİR MEDENİYET. MUSTAFA NECDET |
HAKÎKATTEN MEDENİYETE
Gerçeklik aranmalı dinde, dayanmalı Hakîkat’e!
Temel varlık mevcut, Hakîkatin özünde!
Zannetme ki; maddedir, medeniyete sebep!
Medeniyet odur ki; gönül zenginliği, hoş görü ve edep!
Maddiyatta arama onu, bilâkis maneviyatta!
Altın devrini yaşar medeniyet, İslâmî hayatta!
İnsanlık medfundu karanlığa, cehaletin koynundayken!
Muhammed’in önderliğinde, kervan geldi Hakîkat’ten!
Hakîkat’in hediyesiydi Rasûl’e, mühr-ü nübüvvet!
Hediyesi oldu Rasûl’ün âleme, mühr-ü medeniyet!
Hakîkat kervanıyla yürüdü Muhammed medeniyete!
Medeniyet neymiş öğretti, küffâr millete!
Gururla taşıdı mühr-ü medeniyeti, Hulâfâ-i Râşidîn!
Bağrından süzüp aldı onu, İslâmiyet’in!
Temsilcisiydi Hazret-i Ömer adaletin!
Hem hamîsiydi muhteşem medeniyetin!
Hakîkat kervanıyla yol aldı medeniyete Osmanlı!
Hükmetti üç kıtaya, dünyaya nam saldı!
İslâmiyet medeniyetin tâ kendisi!
Ondandır Osmanlının tarihe etkisi!
Bize bizi unutturdu, batıya hayran oluşumuz!
Medeniyetle hakîkaten biz yoğrulmuşuz!
Bihaber yaşıyoruz, medenîliğimizden!
Batı bizden aşırmış, hem de benliğimizden!
İsmail kılıçbay
TURHAL/TOKAT