TEKRARinsan niye yer kafayı yapacak hiç bir şey kalmamıştır veya hiç bir şey ifade edemez içinde ki acıyı öyle ağırdır ki taşıyamaz kalbine sığmaz yüreği kaldırmaz hafsalası almaz aklı fikri zikri sesi nefesi hükümsüz cinnet geçirir her zerresi gözyaşları kifayetsiz sesi soluğu yetersiz boğulur ölür anne mi baba mı dede mi nine mi hangisine ölüm gibi değildir ki delirmek unutturur mu acaba böyle bir acıyı insan tırlatır kafayı yer kafayı sıyırir böyle bir acının tarifi yok kelimeler kifayetsiz acı değil bunun adı acının kendisi delirir bu başka bir şey yok vazgeçtim yok yok yok yok anlatamıyorum pes ettim Allah diyorum Allah’a havale ediyorum cehennem iyi ki varsın güneş yüzlü küçük kız ne olur affet bizi bel ki de hepimiz suçluyuz insan çünkü o canavarın adı utanıyorum aynı ismi taşımaktan yazık yazık çok yazık güneş ellerini uzatmış okşar gibi şehrin üzerinde ışıl ışıl her yer her şey yerli yerinde uzun betonarme binalar köhne gecekondular ara sokaklar kuş bakışı izliyorum şehri yılan gibi kıvrım kıvrım caddeler irili ufaklı parklar ve bahçeler inci gibi serpiştirilmiş şehrimin süsü camiler kaleme benzetirim yüzünü göğe çevirmiş Allahuekber Allahuekber Allahuekber olmazsa olmazı memleketimin cânım minareler küçücük karınca gibi insanlar bir o tarafa bir bu tarafa her gün aynı koşuşturma ve sanma ki hep böyle olacak birgün mutlaka o nokta konacak kuş bakışı izliyorum hayatı her yeni güne doğan yüreğinde zeytin dalı gül goncası binlerce bebek zamanla yarışan ve yenik düşen her batan güneş gibi ömre veda eden binlerce beden doğan mı çok yoksa ölen mi çok hep aynı sorular gelen neden geliyor nereye gidiyor giden gece oldu soğuk duvarlar sıcacık yüreklere korunak kaç sofrada kimbilir hem acı hem tatlı aşa kaşık sallanmakta ve kaç yürek palyaço maskesiyle gülümseyerek selam çakacak bir kez daha bir kez daha biten günün akşamına kuş bakışı izliyorum şehri kapandı perdeler "hasta bekler sabahı" der şair hiç sönmez bazı evlerin lambaları yanar sabahlara dek ışıklar yıldızlarla yarışır sanki pencerelerde oynaşır denizde yakamozlar gibi göz kırpar karanlık sokaklara hep güneş doğacak dinlenmeye çekildi ay ve yıldızlar sabâ makamında okunuyor işte sabah ezanı namaz uykudan hayırlıdır Essalatu hayrun minen nevm Essalatu hayrun minen nevm ve uyku ile dinlenmiş le hiç gözüne uyku girmemiş aynı sabaha günaydın diyecek binlerce insan kuş bakışı izliyorum şehri hayat devam ediyor bir yaş daha eksiliyor insan kafama vurur gibi adeta yine o ses mahallemiz sakinlerinden kim bu şehirden eksilen dalga dalga yayılıyor tik tak tik tak dalga geçer gibi saatin sesi kulaklarda hoş bir seda garip bir hüzün bırakıyor hüseyni makamda salâ okuyan müezzinin sesi tefekkür ile dinliyorum şehri bir çukur daha kazılıyor bir taraftan dolarken diğer taraftan boşalıyor şehir kuşların gölgesinde uyuyorum belki diyorum uçurumlardan kurtulur düşmem içimdeki ıssızlığa sessiz avazım nefesim de boğum nefesim kesilir düşerim kimbilir kaç kez uğurlanırım kaç kez çağrılırım ah o hep o surekli düşüp durduğum dipsiz uçurum ve yine can çekişen ruhumda kimbilir bu kaçıncı doğum zamanı durdursam diyorum her yıldız kaydığında bir dilek tutsam belki diyorum tekrar çocuk olurum belki de kimbilir kaybolan kuş kanatlarını bulurum |