FISILTI
Garip fısıltılar yokluyor arada
Her zerremi puç eden bu yorgun argınlıkta Köy kasaba şehir demeden Ha bire dürtüyor can verici duygularımı. Bu yola yürüteceği belli bahtsız insanı Postalsız gezdirecek dağ ovalarda Belki de ferahlıktır dağ otlukları Çare olursa sevdalının ruh alemine Çıksam mı bu halle arzın yolculuğuna. Yani ilk kanatlanıp uçtuğum yıllar Uçarı haliyle çocukluk yıllarımın Ah nerede kuzu otlattığım sonatlar Önüm sıra parlayan keklik sürüsü Kurşun atar mı sinsi avcılar Kim vurdu ya gider mi soluğum Yoksa saklar mı Kırdo dağın haşmeti. Geçmişi gibi yiğit mert köyümün Mığı’nın yani Değeri kaldıysa kutsadığı dürüst şanından serpsem alem üstüne duygulu sevgiyi Kim alır kim çiğner ayağı dibinde insanlığı. Ömrü yeter mi hayali buluşmaya Karışık her şey dilimin ucunda, dönüşüyor paren deli Harmanda düvenin dönüşü hep aynı Döne döne ezmekten gayrı derdi yoklardan Ahengini bozsam aklımın deliliğin ötesine atılsam mı Her kapıyı çalsam sorsam; sizde sevgi var mı? Vursunlar cephaneliğimi rasgele bir kapı dibinde Salyalı öfkelerin kol gezdiği Hoşgörüsüzlük linçinde. Solmak yerine hep yeşil kalsa otların rengi Sıcak sevecen olsa yürekler eskisi gibi Sevgiler, sevdalar enleminde boylamında serpişse İşlese derinlerine insanlığın Uğruna çırpınmaz mıyım. 11.11.2011 16.20 |