Saklambaç oynardık,
Dertler sokağında,
Ebe hep ben olurdum,
Saklanan sen.
Birde söbeleyiversem,
Çıkaracağım tadını,
Saklanırken, dirhem, dirhem,
Sönmüş lambaların altında.
Bekliyorsun gibi, yine sen,

Merdivenlerin dili olsa,
Saçakların tınılarında,
Açık kapılardan dal içeri,
Esma teyzenin çığlıklarına.
Ardına bakmadan kaç,
Sizi gidi yaramazlar sizi,
Fırlattığı terlikleri Ah! of!
Birde al getiriver geri,
Acıdımı? diye sorarken,
Attığı kahkahalarına, ne demeli?

Şimdi o aşk sokağımızda,
Anılarda yaşıyor çocukluğumuz,
Arada kaçamaklarla,
El ele tutuştuğumuz,
Tuzlu leblebilerimizi, paylaştığımız,
Merdivenlerin, dili olsada,
Söylese, o güzel sohbetlerimizi,
Saklambaç oynadığımız,
Köşelerin kedilerle paylaştığımız,
Dam altlarını.

Nasılda geçivermiş,
Koskoca yıllar anlamadan,
Sümüklü bakkal amca,
Öldü dediler, öyle üzüldümki,
Beraber gider sakız alırdık,
Hani arada peynir tartarken,
Burnu durmaz akıverirdi,
Anneme söyledim bir kere,
Nasıl kızmıştı alam sakın,
O bakkaldan bir şey,
Diye, Ama yinede giderdik.
Adam yaşlı satış yapamaz ,
Üzülür diye. Ne dersin?
Şimdi? Büyüdükmü biz?
NAGİHAN SEVDA C.