Bahar gözlüm,
Bahar gözlüm,
Ser’de sen olmak var, yürekten daha içeri bir yerde. Zemherinin, kurt indiren ayazında, kıyameti yaşamak var yokluğunda, cilveli gülüşlerinde doğmak, dayanılmaz, göz yaşında erimek... Akşamdan sabaha, hazan’ın kankası mevsimde seninle ölmek var, Temmuz’un sıcağında, ’’yaşamaz ölür diye’’ umursanmayan ben, umarsızlıklar içinde ki yaşamla, sevda yolculuğunun katarlarında, yine bir sonbaharda sevdim, ve bir sonbaharda da seninle öldüm demek... Ama gülüm, yinede direnmek var aşk adına, isyanı kuşanıp, hayır ölmeyeceğim demek de var, sonbaharın hüznünü, aşk ile, senin sevincine döndürmek var... Her yağmur damlasında, her esintide, yapraklar düştükçe dalından, daha çok, sımsıkı sana bağlanmak var, serde, yalnızca sana yanmak var... Ve gülüm, yorgunluk çayımı koydum, bir başıma yalnızım, dilimde üç kelimelik bir öykü, anamın türküsü başladı, ’’Şu Metris’in önü bir uzun alan...’’ Ve gülüm ben yinede gitmeliyim !.. Atilla Yüceak Kasım 2014 Araştırmacı Yazar 2014 |