Ah Şu Zaman ve Adım Acz
Bir cefa; esrarlı ve meçhul, ruhsuz ve de mat
Dört nala koşarken, öyle çatlayan bir kırat Bir resim; siyah ve beyaz, ışığın gölgesi Vurulan her fırçadan duyulan zikir sesi Bir namlu; barut kokulu ve serseri kurşun Ecelim gelmişse amenna, şöyle buyursun Bir teslimiyet; teselliden vak’adır ve acz Gelenin sahibi sırrına ermektir mecaz. Bir tabip; sermayesi anılar, karı hayal Dermanı kendidir, akan kanı yerden sen al. Bir hasta; yalnız ve yorgun, terk olunan aman Merhemi akreple yelkovan ve ah şu zaman. Bir gün; dünü seni kandırır, yarını beni, Aldanmaya gönül razı, gerisi mühim mi? Bir hece ve cümle; yüklemsiz, duygusuz, sonda. Yazılıydı, "Ayrılık..." ve ahirde üç nokta. Bir ağaç; dalsız ve yapraksız, yalnızca direnç Gövdeyi ölüme koruyan ölümcül kireç. Bir aşk; sebepsiz ve sebep beklemeden yersiz Yazılmış masal, çizilmiş resim, düşünün siz. Bir hasret; bilinmez, kederli ve eriyen buz O, sondan kaçılmaz sonu olmayan bir sonsuz. Bir vuslat;sensiz ve senden ziyanı habersiz Bulunan her şeyde senden imza var, isimsiz. Bir fikir; bulanık ve kirli, duru ve parlak Elbet çıkılır mı karanlık akşamdan ak? Ve bir ben, adım da acz; ne yazsam manası az Sen düşün ki, kelimelerden kaybolsun mecaz. |