FAROZ LİMANI'NA
Son kez geçtim dolmadan, o ölü köhne yoldan,
Araç lâstikli ağaç, yaprakları solmadan, Yaprağından bir bûse! usulca koparırken, Fotoğrafınla yaşa, dalların kül olmadan... Çekiciler geçiyor, eyvah! Karşıdan sessiz, Konuş’ur ak martılar, her taraf çöl ve ıssız, Geri çekilen deniz, hasret o sâhiline, Ağaçlar çifte sıra, öksüzler çöplüğünde... Hayat küskünlerinin, aşkı; Faroz Limanı, Altmışlık balıkçıyı, alın-çizgiyle tanı, Kıyı- bucak gezinir, iç çeker- öz ezilir, Bak! Yaşlı gözlerine, benden fazla üzülür... Kayıkhâneler hani, bir-bir yıkılmış “Dam”lar! Mendirek yol duvarı, feryâdlar- ah’lar- gamlar! Duvarla yere inmiş, körpe üzüm salkımlar, Dalında incirini, henûz vermiş fidânlar... Aydınlatma direği, boşa aydınlatmasın, Karanlık zâten gönlüm, ışık; utanç saçmasın, Ötede Akasyamı, bekliyor ansız kader, Yanyana yaşayanlar, ayrı yönlerde yiter!.. Sökülmüş kaldırımlar, târih kokan parkeler, Altındaki kumları, yetim beklemekteler, Ayva dibinde tuğla, uzamış nar dalları, Misâfirim son defâ, Faroz: Gözümde anı... Karayemiş ağacı, solda fındık fidânı, Sarışmışlar incirle, karşımda; Torasan’ı, Yolda kim kaldı yazık, taşınsa da limanı, Bir hâzan bahçe derdim; Faroz’la kaybolanı. Kadir Yeter. TRABZON. |
Şiir çok güzeldi üstad...Uzun zamandan sonra yazdım yorum, tebrik ve saygılarımla...