Hadi ama İstanbul’um Asma suratını öyle Takıldım denizine, takıldım sokaklarına Canı sıkkındı gene biraz, Çimdiklenmiş mahmurluğumun Ayağıma göre değildi, Örtündüğüm yorganlar Üşüdü camına tutunan buğum Öylesine bir şeydi Kimim var ki elimi tutacak Nazım sana değdi
Hadi ama… Hadi Denizine kasım düştü bak İki çıkmazın öldü durup dururken Ayağa düşmüş dört kaldırımın Rüzgârını hıçkırık tutmuş Sesin kısık Derin dökük Toprağın çiçek bozuğu Yağmur çalıyor azalmış suların, Sokak lambalarının gözünden uyku akarken Bileği burkuluyor sektirilmiş taşlarının Parmaklarını sayıyor yalnızlığın, Su kuşları balık düşlerken
Hadi ama gir koluma Rumca bir şarkıyı severiz seninle Sirtakisiz tabak kırıklarında Ya da… Bir roka salatamız olur, Zeytinyağı gezdirdiğimiz Rast makamında Düş közler ağzı sulanmış arzularımız, Güneş doğurana dek gecelikli gece Kendimizi aldatırız kendimizle Kuşpalazlı boğazının, İki kadeh yanında
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Üşüdü camına Tutunan Buğum şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Üşüdü camına Tutunan Buğum şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.