YÜKTÜR KİRPİK GÖZE
Zaman ağır bir elbise üzerimizde, hava çok yorgun!
Kuşlar uçuşuyor kirpiklerimizde, Gözlerimiz bir nemi daha taşıyamacak kadar cılız ve neme doygun, Saf çocuklar parlıyor güneşte, Ağlamaklı bir haber duyuluyor akşam üzerinde, Hangi yükü taşıyan bir hamal görsem, Hakkını teslim ediyor kendi sırtı ve elleriyle! Ey doymamak üzere olan göz! Neden kaşığın kendi çorbanda iken, Ellerin başkasının ekmeğinde, emeğinde? Ne kitaplar fayda ediyor, ne de bir çift söz! Bildiğim tüm ezberleri unutuveriyorum, Ey karşılıksız gelen ölüm sana geliyorum. Hiç beklemediğim bir geceye açılıyor pencere, Aralanıyor perdeler, haber yükü var üzerlerinde, Faydası yok yürümeliyim kendime, Gelmeyecek gibi bir daha gece, Ve hayat bilmediğin yerden vurur, Ve hayat bilmediğin yerden vurur, bilmediğin kişiyle! |