Kalıntılı BekleyişSiz hiç yalnızlığınızın, katili oldunuz mu? Sessizliğin çığ gibi büyüdüğü karanlık ta.. Kendi hayallerinizin celladı oldunuzmu? Kendinizle boğuştunuz mu hiç? Peki; kaderinizi çizecek, cesaretiniz oldu mu? Bazen çıkmak istiyorsun içinde bulunduğun muamma’dan Bir el uzanır mızrak gibi derya’dan Dört kıtayı sarar içinde yanan ateşin alevi Yanında yakınında olursun.. İki adım ötende ve dokunamazsın Sen onu görürsün o heybetinin hayalini Gitmek istersin ellerinden tutarak.. Maziyi kırarak, tutmak istersin ellerini Sonra.. Bir el daha uzanmış, o kendini çoktan kaptırmış Mutluluğun uzun süreceğini kimse söyleyemez Acıların hükmü, peşini bırakır sanma.. Her güldüğün an, yüreğinde bir sızı olacak Geçmişinle yüzleşmeye cesaretin olmayacak Ensende sır gibi saklanacak yalnızlığım Bazen gölgen Bazen neşen Bazen de, bir hiçlik Piçliği, senden öğrendim ben Sana verebileceğim tek bir eserim var Masumiyetin ardında, gizlediğin ve gizlendiğin.. O devasal saflık ve de, kendini acındırarak Söylediğin yalanların, nihayetinde ki, ihanetin.. Temizleyebildiğin yüzünü, serecem önüne İşte o zaman anlayacaksın, sevginin ne denli acı olduğunu Ayakkabı-larımı dahi kaybettim ve yalın ayak yürüyorum Ne bir cam kırığı, nede kör bir bıçak acıtmıyor ruhumu Kurduğum her planda başarılıydım ve sana çok yakındım Fakat uzaktan seyretmek, güzeldi, bazen mutluluğunu! Bunun için hep sana suskundum ve sana hapsolmuştum Beni engelleyen birşey var sana dair Sana ait Bizi biz ediyordu Sonra.. Sen oldun Ben öldüm Öteki si, yaşadı İşte bu yüzden ben yeniden doğdum Ve hiç korkmadım, seni kendimden sakınana kadar. Turgay Parlakyıldız |