HazanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sanma başımdaki esen kavak yelleri
Unutulur sanma o sevgi ile söylenen sözler.
Gözümde yağmur katreleri
uzaklara bakıyorum dağlar sökülüyor bir bir Volkanlar atıyor Sevdamızın küllerini … Ölü anlar döküyor yıldızlar... Ruhum savaşında kendinle, Kaybeden kimdir sence? Öyle çıldırtan heyecan, öyle tutkulu arzular nasıl Söyle nasıl durulur sana akan yüreğim.. ……… Sanma başımdaki esen kavak yelleri Unutulur sanma o sevgi ile söylenen sözler. Ah eş ruhum! Uzaktan uzağa sevmelerin yetmezdi ki Gitmelerin erkendi. Beni merak etme demek isterdim sevdiceğim, Merak etme . ben iyiyim unuttum acıları, küllendi ateşi yüreğimin … Yalan yalan inan yalan seni unuttuğum , yeni aşklara yelken açtığım inan yalan söylediklerim.. Yitik bir çocuk gibi yönümü bilemeden dolanırım şimdi hayali diyarlarında Neden gelmedin , gel demedin, Vakit vedalaşmak İçin henüz erken değil miydi? Güneşi kesen bulutlar Gölgeliyor umutlarımı Ve Hazanın vurduğu yerde Son uykusunda yüreğim, Kan damlatır eskimeyen yarası. Ağırlaştıkça ağırlaşır bedenim Şimdi hazan vaktindeyken ömrüm Hayalimde ; Göz kapaklarını okşuyor buselerim Yanında gül kokusu taşıyor seherin vakti esen rüzgar Anlatıyor; Yüzüne düşen buklelerini Engin gözlerinin mavisini, seni sana … anlatıyor güzelliğine hayranlığımı. anlatıyor sana tutkunluğum…. Ey yar! Henüz erkendi vedalarla tanışmaya. Henüz erkendi hazanı umutlarımıza sokmaya. Henüz erkendi Bir ağacın yaprakları gibi yeşeren umutlarımızı Dökelim mi şimdi ? sonbaharın hasatı gibi Birer birer azalan gençliğimiz gibi Hayallerimizi unutalım mı? Nemli bakışlarım yorgun Ve isyanlarda gözlerimde uykular Yüreğimi omuzladım gidiyorum bilinmeze. Ve mevsimi son çırpınışında Ömrümün….. |