çocukluk
gül yüzlüydüm ya anne ;
hep açardı yanaklarımda ayaz günlere dirençle bile gülümsemelerim buselerim. her oynadığım oyundan neşe cıkartırdım nefes nefese dostluğun hazzına mutluluğa; doyardım arkadaşlarımla çocukca , ve bağırırdım bağrımdan kopan özgürlükler adına dağlarda . masallarla geceyi karşılardık bir hevesle babaannemin şefkatli ve yumuşak anaçlığıyla . gaz lambasının; buğulu ışığının altında. sabaha kadar fink atan beyaz kedim koşar gelirdiya sabahın beşinde evin eşiği açılınca girerdiya koynuma hasretli bir can sıcaklığıyla . dolunayın altın da koşardık harmanlarda ;çelik çömlek yada bir top ardında . subatın daha başında girerdik çılğınca soguk suları kulaçlardık ırmaklarda ben hep melemen yapardım evlerimizden gizliden aşırdığımız yumurtalarla yeşiltenli nisanlarda . kardan kalelerimiz olurdu ve ardında sıcacık çocuk yüreklerimizin sadakatli dostluğu yazınsa ya kuzu peşinde yada ikindileyin olmaz işlerin peşinde . çocukluk işte bir yudum şekerli şerbet tatlı ve tadımlıkmışsın birden ağızım kamaştı huzur hürriyet mutluluk isteğiyle büyüdüm hasretim işte bebeliğime . |