ŞİMDİ,VADESİZ UMUTLAR BİÇİYORUM PAYIMA....Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Kumalık,’’’ Aldatılmak,ölüm elbisesi giymek,ölmeden toprağa girmekmiş...’’’’
Hasan,yağız gözü kara yiğit,nergiz gül damlası, baharın müjdesi sevdası...1969 güzünde kaçarak evlendiler korkmadılar hiçbir şeyden...Sonra geçim derdi ağır bastı ve almanya’ya işçi gitti...10 yıl gelmedi,bir haber de vermedi...Nergiz bıkmadan bekledi sevdasını,çalışıp didindi...Önceleri gülen gözleri,yıllar geçtikçe soldu küçüldü nergiz ...Yine bir eylül akşamı döndü hasan,nergiz bahara döndü,hasana sarıldı sımsıcaktı ,kalbi çıkacak gibi oldu birden zira farketmemişti kucağında ki sarışın mavi gözlü oğlan çocuğunu ve hemen arkasında ki kadını... Dünya başına yıkıldı,bu büyük aşkın ödülü,üzerine kuma gelmekse neden 10 koca yıl beklemişti, ana olamamış ocağı kuru kalmış,hasan’ına özlemden yanıp kavrulmuştu...1979 ekim’in de giydi ölüm elbisesini...Dayanamadı kumalığa ve itilip kakılmaya...Hasanın içkisine,dayağına ve helga’nın kadınlığına,dişiliğine...İkinci kadın olmaya,oysa hasan’ın ilk göz ağrısıydı... Ekim hüzünlerine bulandı nergizin zümrüt yeşili gözleri ve 18 Ekim 1983 te sabaha karşı,hasan işe giderken yolunun üzerinde ki çınarın dalında asılmış ölü bedenini buldu...Hayat bir çiçeği daha kuruttu.... Olmasa keşke ama oluyor işte...Yaşarken kefen giyenlere ve nergiz’e itafendir şiirim... Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır. Sesimi duyan yokmu ? Ya da,artık beni seven biri ? İç sesimin yankısımı bu duyduğum, Kimsesizliğimin çaresizliğin de, Cehenneme kovalarla su taşıyorum bu gece, Boyumdan büyük küfürler düşüyor günceme, Ölüm elbisesini sırtıma geçireli beri, Dilimi suslara bıraktım sessizce... Sesim duvarlar da kırılıyor ayaklarıma batıyor kırıkları, Laf kalabalığı yaptığım günlerin, boynuna doluyorum yağlı urganı, Artık bitti diyorum,bitti idam ettiğim geşmişimin,yüzüne haykırarak... Ekim hüzünleri, penceremin pervazın da homurdarken, Tahta kurularının kemirdiği yalnızlığımı, kim teselli edecek şimdi..? Biliyorum,feryatlarım hiç bir anlam ifade etmiyor artık... Onca yıl nasıl bekledi seni bu gönül, Gözlerine bakıp geleceğin planlarını yaparken, Ardım da kalan zemherileri unuttum... Anımsıyorum,daha dün gibi herşey, Yoksa koca bir asırmı geçti üzerinden, Hasan’ıma telli duvaklı gelin oluşum, İstemiş vermemişlerdi,sarhoş demişlerdi, Misal,beni rezil edermiş dünyaya, Eli boş dönülmüş,sırtı kahır yüklü geçen yıllar ... Sonra bir gece vakti hasan, Göğüs kafesin de büyüttüğü cesaretini, Saldı yüreğinin kapısına nergiz’in Sevdayı şerbet niyetine içti yürekler, Vakit gece, saat korkuyu mutluluk geçiyor, Kaçmak,iki ucu keskin bıçak, Ağır bedeller ödetiyor... Ekim hüzünlü bulutlarıyla, Köyün göğünde dolaşıyor kıyamet, Ha koptu, ha kopacak... Sonra, elleri tek avuçta birleşen kundak oluyor aşk, Peşinden atlı koşturan yılların getirdikleri ise hiçlik, Ekim, bütün hüznüyle nabız yokluyor, Kaldırımların yaprakla örtülü esaretinde... Bir çok şeyler köreltiyor yeşermek zorun da olan yanlarımı. Geçmeyen tek şey yürek yarası ve aldatılmışlığım, Yaşamın hangi kıyısın da durduğunun önemi yok diyor Ömrümün arka bahçelerin de oynayan çocukluğum... Şimdi,vadesiz umutlar biçiyorum payıma. Yıllardan beri bir çocuk verememişliğin bedeli. Helga’nın aynada ki sülüeti ve gözlerinde ki işve, Ruhun da tarif edilmez bir çalkalanma, Yüreğimi kavuran bu kıskanma, ötelere gitmeden ufalanıyor. Nergiz, şimdi helga’nın kumasımı oldu..? Bir türlü utancımı yırtamıyorum. Gönlündeki nasırlı korku birdenbire depreşiyor. Aşkla giriştiğim savaşta, artık gücümü yitirdim, içimden, geçmişin üzerim de bıraktığı düş kırıklarını kusuyorum... Susturulmayı bekleyen çığlıklarım, Yıllardır solum’da sakladığım vadesiz umutlarım, Gözlerim hala keşfedilmemiş bir ölümün kıyısında geziyor. İşte gidiyor oturduğum yerden kalkıp kendi yüreğine, Ve anlıyorum ki, Geçmişin izleri , geleceğin getirdikleri ile aşılmıyor. Kurgulanan sahnede oynadığım rolüm sadece o sahneye bir dekor olarak kalıyor Ve ben artık gidiyorum.... Elveda hayat.... Peri Feride ÖZBİLGE 25.10.2014 |