CEPLERİM DE, ÖKSÜZ DÜŞLERİM.....Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ülkemiz de,kadını mal olarak gören ortaçağ zihniyetinden kaynaklanan bir durumdur töre namus cinayetleri, ortalıkta namus yada intikam gibi güdü yoktur aslında zira kaynağı gerçekten namus yada intikam olsaydı herşeyin adelete bırakılması ve hukuk devleti ve kurumları bir an için göz ardı edilirse aslında öldürmesi gereken tecavüzcüyken kızını/kardeşini öldüren bu zihniyetin çürümüş mantığıdır...
Örneklerini ülkemizde fazlaca yaşamaya başladığımız yada önceden olduğunda fazla haberimizin olmadığı, daha da kötüsü bunların hiç ortaya çıkmayanların mevcut olduğunu düşünülen, vahşilik olarak çok rahat tabir edilebilecek, bir babanın kızını yada bir abinin kardeşini öldürmesini ifade eden ve bunların bir inanç sonucu ortaya çıkması durumu dahada kötüleştiriyor... Zilanlara,gülçiçeklere,şirvanlara,zeynolara oluyor olanlar...Onlar ki,hayattan zorla koparılan vadinin açmayan tomurcukları,aşk olsun onlara... Türkiye insanının utanç kaynağı, gelişmemişlik göstergesi, vurdumduymazlığı ve aymazlığıdır. Çok geç kalınmış, medeni dunyadan 100 sene geri kalmışlığımızın da göstergesidir....YIKILSIN EL KAPILARI... Hercai gülüşlerin gün batımındayım Adım Gülçiçek Sarı kızdır lakabım, Soyadım kadın.... Ölüm nedenim,intihar Asıl sebebim,karın-daşım Kardaşım..... İkimizi yakan ise TÖRE..... Ceplerimde öksüz düşlerim Bıçak sırtı yaşanmışlıklarımın penceresizliğinde Dalgınım... Bakir hayallerime el sallıyorum Rüyalarımda yaşlanırken, Hoyrat türküler çığlığında O öpülesi elleriniz Canımın pazarlığı peşinde Örselenmiş paslı yüreğim Boyun eğmiş desturunuza Gözlerinizin pususuna saklanırken Ben secdeye eğiliyorum Kalan yıkıntılar arasında Dilimi susuşlara prangalıyorum ... Üşüyorum, Gün mevsime inat, sapsarı Zemheride göçmek varmış ana kucağından Alnıma cemren düşüyor ey yâr Ruhumda sana inanmışlığım Ve incinen yüreğimin Kabuk bağlayan yaraları var. Sonunu hep unuttuğum Dilsiz türküler gibi şimdi sevdamız Hiç yeşermez bu vadide güller Anamın ak sütünün şavkı vururken yüzüme Kaçsam yakama yapışır kanlı elleri Kalsam, ölümüm olur sabahın şafağı... Gözlerini günceme düşürdüğümden bu yana, İçimde titriyor ismin Senden bir parçayı taşıyor bedenim, yüreğim de konaklayan hüzünler bizden gelir... Şimdi ecel, gölgesiz dolaşıyor üzerimde Üstüne üstlük bir de sensizim. Ölümün kara eli, Seni benden alalı, gün aya döndü.... Şehirler uyurken, Bizi balçıklara belediler, Kanlı cesetlerimize, kanlı dilleriyle Ağıtlar yaktılar Kaybolan ekim gülücüklerimi, Sonbahar sesiyle çağırsam gelir mi artık? Ah vurulası, yok olası töreler Süpüremedin kapından yalnızlığı Cansız bedenim, kara alnınızı ak mı etti!... Çocukluğumdan kalan dünleri, Ödünç aldım ölüm meleğinden, Mendilimin ucuna dolan sen kokulu geceden... Ekmek buğusu sıcaklığındaki hasretinin, kuytularında Dönüp dönüp sokuldum sinesine hiçliğin.... Hoyratım dağları deler, tutuşturur bendeki seni, Şafaklar düşmüş alnıma Kavuşmaya az kaldı yâr... Bu aşkın adresi dursun sende Belki geri döneriz Ve geri veririz birbirimize Yitirilmiş ne varsa yaşamadığımız. Ardından ağlayan ezgisiz türkülerim, Susuşlara prangalı dilim Ve yanık sevdamız Öksüz kaldı yâr..... YIKILSIN EL KAPILARI........... Peri Feride ÖZBİLGE 17-08-2014 |