Gülümse
Demir, ateş ile gelirken tava
Dövüldükçe düşer, paslı anısı. Ürkütmesin seni titreyen hava Duyduğun ses, nevbahârın tınısı. Nefsini kışkırtıp, mânâya inat Kendisini, sana sunar kâinat Şu gördüğün cümle âlem mevcûdat Körün dokunduğu, altın sanısı. Bedenin ne ise, odur nîfakı Bülbül ol da, gülün dalında şakı Mâverâ ki rûhun rahmet âfakı Budur bütün derdin, ortak tanısı. Aşka düşen Âdem, her dili okur Gel de pâyitahtı, gönüllere kur Felekler tezgâhta, sonunu dokur Seni terk edecek, aklın kanısı. Ölüm bedenedir, ağlama boşa Sâde et ve kemik, değiliz hâşa Hakk’ın tecellisi üflenmiş nâ’şa Kendimizi, tende bulduk canısı. Erol URAZ 24.10.2014 Kırklareli |