kaygısız bir hiçtenlik sevgisizliğimiz ve yol ortaları ve akrep ve yelkovan çöp konteynırında kendini arayan adam ve kaybeden kendini ucuz pansiyon çarşaflarında lekesiz kadın
kimvurduya gitmiş gülüşler kendini bulamayan hıçkırıklar yinelenen yenilikler eskiciler pazarında
kaç asılsız mevsimin altında kaçıncı asılsız göç bu bilinmeze
yer kabuğu kabuğu sızlayan çocuk yarası bacak arası bir öpüş uçkuru çözük kimliksize
ben seni hiç öpemedim bu yüzden sızlıyor dudaklarım çatlıyor yeryüzünün en çorak coğrafyası gibi ama öpseydim de geçmezdi kalp yangınım
onca sabinin susuzluktan kurumuş dudakları ve kadınların yanan bağırları yakardı yine tarihimi yakardı yine takvimimi
tükürsem kan kızılı Kobani silsem alın terimi Rojova ah sevgilim bağışla ben seni hiç öpemedim her gece ölü bir çocuğu öpüyorum çünkü zehir zıkkım kusan bakışlarında…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kabuğu Sızlayan Çocuk Yarası... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kabuğu Sızlayan Çocuk Yarası... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yaşamak, kelimelerin soyunmasıdır. Der bir Şair...
**
Neden bilmem, şiiri okumaya başlar başlamaz bu söz aklıma geldi. Kısa kısa soydun dizeleri sende burada. Bizde dikkatle izledik.
Bazen utanıp başımızı öne eğdik, bazen bakmayıp arkamızı döndük. Zaten hangimiz kelimeleri her zaman çok iyi okuyup, çok iyi anladı ki... Sonra anladıklarını ne yaptı?
Üstüne kezzap döküp yaktı.
Tıpkı arnavut kaldırımlarının aralarından çıkmaya çalışan minik çimler gibi.
yoruldun bil/iyorum..güçlü olmaktan ve dimdik durmaktan hecelerinin sessizliğinde ki attığın her adımın arkasında durmak yoruyordu seni..hangi düşün hangi köşesinde kabuk atmış bir rüya bekliyordu seni sızlayan yanlarına sürünmek içim merhem/merhem ki yanımdaymışsın hissi kafi gelmiyordu avuç içlerinin ıslaklığına..arka bahçenden geçen okul çocuklarının sesleri tam orta yerine DÜŞtüğün kuyularında aks ediyordu..bir yerlerde yanlış yapmanın dayanılmaz hafifliğini ve telaşlı kırıntısını yaşıyordun..sonsuza dek düzelmeyeceği korkusu pusuya yatmıştı gecelerinin ki çocukça küsüyordun gecelere/kendine ve akşama..kağıda sonra..karayı alıp terkine, kağıttan gemilerini yakarAK..kendine yazıyor/kendine yazılıyordun tüm sahipsizliğinle..(ellerim/ellerin) derdin kış olsa gerek henüz göç etmiyor doruklarından/üşü-yorsun hüzünleri biriktirmeyi seversin sen..sıraya sok bence..postalanmamış mektuplarını önce/kuru yapraklarını son/baharının..gözyaşını/deniz taşını/sorulmamış sorularını/verilmemiş cevaplarını/kırılmış seslerini/yaşanmamış paylaşımlarını/biriktirilmiş zamanlarını/ve özlemi ve hasreti biriktirmeye…hala d(üşüyorsun) ekim..mavi ve siyah en güzel taşıdığım iki renk hiç sana söylemedim..sen sıcağı pek sevmezsin bilirim..güz/ü severdin…bu yüzden döküldü yüzümüz yaprak yaprak son/baharlarımızda ki yönsüz/yersiz yurtlarımızda yüreğimize düşen sevdamızla boyardık her şeyi..sen hazan gözlüm olurdun ve yağmur başlardı..ben seyyahı olurdum evrenin/sen rüzgarın en delisi ile dalaşırdın kırarak saçlarının kırıklarını…gülüm/süyorum..yüzüne yakışan en güzel apolet omuzlarından sekip yüzüne düşüyor ne de güzel yakışıyor gözlerine tebessüm…hırpalamak istiyorsun bil/iyorum..bende takıldım köşelerine odalar boyunca ki en özeli kalakalmak kim bilir…sinip kuytularından içeri bir hasreti/harareti biriktiriyoruz her dem..................................................................................................................................................kahve içmeliyim şimdi/yutkunmak-sızın….
Şiirin en önemli işlevi ayna tutmaktır toplum gerçeklerine; her nerede bir yara varsa, kendi ilmince otamaya çalışır şair; göz yummaz kabuk bağlamasına kendi kendine.. değişmez sanılanı değiştirmeye, olmazı oldurmaya çalışir. Ezberbozandır şair; ezber yapan değil!
Bu açıdan bakıldığında senin sayfanın fazlasıyla örnek teşkil ettiğini söyleyebilirim canım arkadaşım.. öğreten, naif, duyarli ve isyankâr kalemine ve yüreğine bin selâm!
Öpüyorum güzel gözlerinden..
savaşçı tarafından 10/2/2014 3:06:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
onca sabinin susuzluktan kurumuş dudakları ve kadınların yanan bağırları yakardı yine tarihimi yakardı yine takvimimi Güçlü kalemi kutlarım,selamlar...
bu işi bilenlerdensin suyum vicdanı kara borsada sattı adem :((
Seviyorum seni :)