Öperek Uyandırılmış YalnızlığımEvler büyütmüş sokaklarda, Saten gecelik siyahıydı gece Uzun saçtı parmaklarımın taradığı Denizimdi durgunlaşmış Kumral martı çığlığıydı İskele kenarı uzaklar biriktirmiş Hanımeli balıydı İstanbul’umdu camıma burnunu dayamış Tutku grisi Çürük moru Nefes buğusuydu Tanrısına seslenen bir duaydı Gayya kuyusuydu Gündüz seçiyordu işporta tezgahlarından, Sabahın körleri Ses emziriyordu dili yanmış kadınlar, Sokağın bir köşesinde El tutuyordu, Şemsiyelerin yağmur lekesi Harf ölülü kaldırımlarda üşüyordu, Üstü örtülmüş duygular Fay kırığıydı an Düş örgüsü Pavurya kıskacı Kırgındı tevekkülleri beyhudelerin Rüzgar yanığında kıpkırmızıydı acı Kanatlandı serçe parmağıma tutunan, Öperek uyandırılmış yalnızlıklar Yabancısı oldu ölümü öpen yeminlerin, Biat etmiş sözler Sarpayı sardı aşk, Bir keşkenin kenar süslerine Kırıştı gölgeyi kıran su Zamanın fiilini çekti, Aynı dili konuşan tenler Bittim Bittin Bitti Saçılmış kelimeleri topladı gün artığı Can… Tin… Sin… Suadiyeekimikibinondört Demir Mutlugil |
''Kırıştı gölgeyi kıran su''
her şiirinizde cebimdeki iliksiz düğmelere bir yenisi ekleniyor...
kutlarım saygımla Demir hocam...