LİZGE
LİZGE
Ah Lizge,ahhhhhhhhhh.......!!! Göç yolları üzerinde geçen ömrümde, aşagılanmış ,sürgün edilmiş bir kavmin, üvey evlatları gibi gördün sana olan aşkımı. Oysa ben,ölümü bile göze alıp, Tanrı sunaklarında yüregimi adadım sana. Yoktu bu topraklarda ölümden sonra bir yaşam, Olsun, sen olmayınca nefes almaya ne gerek..! Tırnagımla,dişimle tutundugum, bu acımasız cografyada, Aşkına asi olan ,ben gibi adamların yurdu burası , Amma... Gel gelelim, Aynı havayı soluyamadıktan, aynı sudan içemedikten sonra kana kana, Şu Mezopotamya denen çölün ortasında, Dimdik duran Sincar Dağı arkasını döndü, küstü biz sevdalılara.. Ah mezopotamya, Sen ki medeniyetin beşiği, Sen ki acıların,sevdaların,direnmelerin merkezi Sen gibi gücü yokmuş sevdigim kadının .... .sen gibi gücü Topraklarında nice mezarlarda ,ölümü sıgdırdın sen, Kefensiz bir adam olan ben, aşkından diri diri ölüyor, beni de alırmısın koynuna ? şu yalnızlıklarda, kara yazgım, lanet gibi üzerimde gezinirken, bir köçer havası,çalınırken bozkırın tam ortasında, Her nağmede lime lime edilirken, yeşilin sülveti kaybolmakta. Çocuklar, ellerinde bir dilim kuru ekmek, bir gülüşe hasretken, Ana,babaları yine de şükrederken, her yeni güne Rabbim diye, Asyanın nazlı kızı Mezopotamya, hüngür hüngür ağlarken, Tohumdan lizgeye dönüşen aşkımı, kopardın ellerinle sen,, Nasıl ağlamasın .... Nasıl ağlamasın şu nazlı.....? Bu coğrafyada koyunlar... biraz süt,biraz et aç insanlara, Sen ise ruhumu doyuramadın, gün gün cılızlaştım yokluğunla Bu cografya ilk hristiyanlara kucak açmışken, Seni ilk seven bana, sana olan inancıma kollarını kapadın..... Fırat ve Dicle ırmakları gürül gürül cana can katarken, türküler söylenirken , acısı ,tatlısıyla, benim türkülerimi artık çalamıyor sazım, tellerini kopardın ya..!! Aşk...!! Ah minel aşk....hamlığımı pişiren aşk....!!! Delikanlı yüregimin, onurlu,savaşçı yanını ortaya çıkaran aşk....!!! Bir intihar pimini çekin, sevdigimin dudaklarında öleyim, Bir kahramandı,çok sevmişti, yazın bu toprağın asi kayalarına... Beş bin yıllık direnişlerin, bedenlere sarılmış ateşlerin ortasında, Nice ben gibi aşıkların cigerleri, pare pare yanmakta.. Demirli pencerelerde, geceleri peri masallarını hayal ederken insanlar, roma-pers mücadelesi içinde yüregim, masallar kim,ben kim...! Su sarnıcı ellerinden mahrum , susuz kalmış bedenim, Aşkından , ölü şehir olan Necropolise dönmüş hislerim... saydım,saydım bitiremedim dizeleri,ben bittim ..ben..!!! bir tek sen degilsin be hey adam dedi mezopotamya derinden, benim topraklarım, yüregin taşları üstünde oturan hüzünler, çakmaklı bir tüfeğin vurduğu sevmeler, zulüm hikayeleri, bastırılmış gençlikler... bir sürü sevdalara tanıklık ettiler... ve bende... ve bende dedim ki o an,derin bir ahhh çekerek, Ah aşk....!!!! Ah mezopotamya...!!!! Ah ben...!!!!! Ah lizgem...!!!! unutmasın kimse bu dünyada,unutmasın.... MEZOPOTAMYA ÖYLE BİR YÜREK Kİ..... DAYANIR TÜM ACILARA...ŞAİR ARZU GÜNAL /29.9.2014 |