Sine-i Püryan
Dinle yol arkadaşım sana bir çift sözüm var:
-Sonsuzluk ummanında sal olmak mı gerekir. Sine-i püryanım da yanan binbir közüm var: Feyiz alıp narından kül olmak mı gerekir? Ben biçare bir kulum dertlerle yoğrulmuşum. Ekalim-i leyalde gerçeğe darılmışım. Ömür ne de boş imiş hayale sarılmışım. Haşr olup bir kararda hal olmak mı gerekir? Aşık der ki maşuğa umut eder yaşarım. Avalim-i hamse de damla damla coşarım. Vuslat hazzı hoş imiş cam-ı Cem’de taşarım. Aşkın dilemmasında lâl olmak mı gerekir? Gönüller dergahında mihman olup kalmışım. Alayişi yok edip rahmetine dalmışım. İnşirahı aş imiş bir avuç su almışım. Dolup bentten taşmaya sel olmak mı gerekir? Ben üç şeyden vazgeçtim: gurur, kibir, maddeden. Masiva-i aşkını attım iki dideden. Nar-ı firak huş imiş azimet-i badeden. Bulmak için iptida del’olmak mı gerekir? Yüksel Beyocaktan Sine-i püryan:Sine paramparça Ekalim-i leyal:Gece iklimleri Haşr olmak: Toplanmak, bir araya gelmek. Dilemma:İkilem Mihman:Konaklama, misafir olma Alayiş:Süs,şatafat Dide:Göz Nar-ı firak:Ayrılık ateşi Melal:Can sıkıntısı, usanç Masiva-yı aşk:İahi aşktan başkası Azimet-i bade:İçkiden dönmek Huş:Farkındalık İptida:Başlangıç, ilk önce Del olmak:Sırrını anlamak Avalim-i hamse:Beş alem Cam-ı Cem:Toplanma kadehi manasınadır. Gönül için kullanılan bir. tâbirdir |