izin al kendi izinden, öyle gelperdelerim yarı açık yan oturmuşum pencereme ilham da gelmiş ve masamdaki çayım gibi demlenmiş sokağımın demirbaşları yerli yerinde bir köşeye sığdırmanın sırası sende demiştin ya hani bu sokak; hayatımda severek çıktığım ilk sevimli yokuş sanki,cumalinin romanlarındaki cılgalar gibi çukurovada çilenin üstüne örtülen kilim bulutların üstünde şekerini arayan çocuk ver ellerini yüreğime and billah olsun ki, öyleyim gülüm bir defa öldükten sonra insan biyolojik ölmenin adını ne komalı sarı çınar yapraklarının üstüne koysam seni bu güzel sonbahara ayıp olmaz mı koysam, seksek oynayan bebenin çizgisine ahangi bozulur dünyasının olsan dahi,içinde zerre büyümemişlerde; oyun bile mertçe koysam, cam silen kadının ezgisine anadolu türküsü bu katıksız karışıksız yalın ve çıplak nota tutmazsın hiçbir çizgisinde küstahlık etmiş olmaz mıyım zifri karanlıkta şiiri ayak seslerinden tanıyan şairin tarifine deynek ucuna koysam şu giden ninenin bir başı şimal, bir başı batın nereden girip nereden çıktığı belli değil hayatın kendi yoluma koysam seni riyasız merdivenler yapıldı yeni hangi adımın gerçek bilemezsin silinmiş izlerin düz yollarda zaten oradan hiç yürüyemezsin kasım |