SEN YETMEZLİĞİ
zayıf düştüm senden sonra bir kuru dala benzedim
aşksız ve susuz kalmış gibi çatlayacak ve kırılacak gibi o kadar zayıfladım ki tabiri caizse bir deri bir kemik kaldım aşkından iştahım kesildi sevmelere sana acıktım hem de nasıl biliyor musun karnım mideme, midem de kalbime yapışmışçasına susadım sana hem de nasıl anlıyor musun suyun ortasında dudağım çatlamışçasına artık bana gıda olsan da çare değil olmasan da damardan verilsen de çözüm değil verilmesen de aşkına kurumuş kalmışım harbiden kalbimden kırılmış kalmışım sahiden bir yorgunluk baş gösterdi bende senden sonra bir yorgunluk ki sorma düşman başına gözlerim başka gözlere bakamaz oldu ellerim başka elleri tutamaz oldu hele kalbim başka kalpleri sevemez oldu önemsemedim ilkin gelip geçicidir dedim seni sevmelerimin sonucudur diye düşündüm adım atacak takatim kalmadı başkasına meğer o kadar koşmuşum ki peşinden düşmüşüm güçten anlasana içten içe çürümüşüm devrilmişim koca bir çınar gibi ömrüne artık su versen de kâr etmez vermesen de damardan girsen de boş girmesen de bir baş dönmesi çıktı bende bir baş dönmesi ki sorma hep sensizlikten oluyor biliyorum sensizlik ne de yaman kimse beni anlamıyor nefes aldırmıyor beni içine attığın hüzün benim baharım senin güzün oluyor aniden senin gözün benim ömrüm oluyor birden en ufak hatırlanmışlıkta dahi başım dönüyor sana aşkımdan ne yaptığımı bilmiyorum ama bak da gör ayrılığın ne yaptığını bana acayip bir sensizlik yaşıyorum ileri derecede kırgınlık öfkeden gözlerimde kırmızılık ve de müzmin bir kırılmışlık bir terk edilmişlik hissi sarıyor her yanımı canım yanıyor had safhada kurşun yemiş gibi oluyorum ölmüyorum ama sürünüyorum işte sürünüyorum ölmeden... hekime götürüyorlar beni hem istemiyorum ki hekim falan ilaç değil bana ona götürün bulayım şifamı diyorum ama kime, deve hendeği atlar ama bunlar, neyse kalbi tetkikler ve tahliller yapılıyor acil diye her türlü film çekiliyor kalbim üzerine gülüyorum sadece bu kadar da olmaz diyorum ondan bana kalan tek şey bu kalp diye dokunmayın sakın ona çünkü dokunuyor bu yaptıklarınız bana dinlemiyorlar bile beni sanki kalbim bana ait değil sanki kalbim onların oyuncağı hürmet göstermiyorlar aşkıma aşk üzerine odaklanıyorlar, aşktan şüpheleniyorlar ve hemen teşhisini koyuyor hekimler alkışlıyorum canı gönülden beni size emanet edenleri ’korkma ve rabbinden asla ümidini kesme!’ diye moral veriyorlar güya "sen yetmezliği" varmış bende peh reçeteme ’yirmi dört saat sen olacaksın’ yazmışlar bir yaşam boyu eczacı çocuk yazıyor tükenmez kalemiyle kalpten bir ilaç kutusunun üzerine ’aşk kalbine yirmi dört saat alınacak’ diye |