EYLÜLYaz’ın ter dökerken esmeyen rüzgar Başladı yaprakları uçuşturmaya. Güneş saklambaç oynuyor sanki. girip çıkarak bulutlara . Bir muzurluk yapacak besbelli... Derken , Başladı camları silmeye birden. Yağmurun hamarat elleri .. Aman tanrım o da ne ... Demeye kalmadan daha, Kabuk değiştiren bir yılan gibi Soyundu doğa ana, Alları yeşilleri, Koydu Yaz sandığına, Naftalinledi . Ve Giyindi Altın sarısı varaklarla süslenmiş kaftanını Süzülüp girdi sessizce. Açık kalan kapıdan içeri. Oturdu baş köşeye Hüzünlü Eylül güzeli . Gök yüzünde öbek öbek uçuşan kuşlar. Yüklemiş kanatlarına göçü , Vedalaşıyor çığlık çığlığa Akşam sefaları,sardunyalarla . ve Bir çınarın dallarında salanan Bozulmuş yuvaları ,anılarıyla . Dışarıda nefes nefese bir sonbahar. İçeride yazdan kalma düşlerle, Duvarda türküler içmiş bir saz asılı. Beklerken çalınmayı , Bunca hüznün arasında Bir bebek geldi Dünya’ya Sevinç çığlıklarıyla . Eylül koyduk adını . Seslendik üç defa kulağına. Adını sevsin diye . Sevsin diye sonbaharı. MELAHAT ÇETİNKAYA |
yazın anılarını
dökülen yapraklara karıştıran
çıplak dallarını ağaçların
kış uykusuna yatıran
yarım kalmış sevdalara inat
yeşerecek filizleri
umut baharının başladığı yerde
sevenlere burukluk verip
yüreklere hüzün çöktüren
hazan mevsimidir eylül....
Bu güzel hazan mevsimi de olsa şiirinizde güzel anlatılmış tebri,k ederim saygımla..