AYA VE SUYA SEHVEN EYLÜLSoğuktu rüyamdaki tren rayları, tanrının çöplüğünde dişlerini arayan çöp kadınlar antik mezar taşlarına çizdiler yüzlerini , avuçlarında iki gömü sürgün edilsin diye mevsimler oradaydım zehirli Nektarın içildiği gündü Eylül Bir sonrası, güzden geriye küften kemikler ve bir kaç serçe solfeji İyot ve eter doldurdum nefesimi karıncaların buğday zamanı üç kez hatmettim firakı ve derken yaz da bitti anladım ki polenler de ölürmüş hem de ağlarken papürüsler Ayda hüzün biriktiren Su, bir damla yağmaz bir daha sesine yağmur Nietzsche Amca, söyle Voltaire’ye henüz ölmedim lakin gözlerim kayıp bir kentin kapısında Lav Ateşi ikarus çalmadı, hem ben buluttum o zaman oldukça kurak ve ihtimal kalbimin simyasını çıkaran gobi yerlileri değildi o zaman herkesin bir gölgesi bir maskesi yoktu beynimin krokisi çizilmemişti henüz o zamanlar kadınlar bile seve bilirdi elmayı Söylemiştim sonrası yok hısım kemiklerimize manüpüle edilen kanla ezberlenmez Aşk Tabutunu bana taşıttıran kara gözlü hüzün kalbini kaybedenlere mekan seçilir karanlık sabahlar eskimez hiç bir yaranın makus tarihi hep yeniden yazılır suyun alfabesine anımsadığınız yerde kıra bilirsiniz hayatı... CC_ |
utandırır kalemi defteri,beyaz sayfaları....
utandık bugünde hep birlikte,güzeldi çünkü çok güzeldi yazılanlar...
dua ile abicim...