Bizim Hikayemiz
Sen anladın mı nasıl bir şey bu?
Ben seni sevdim Sen de beni Ben anlamadım, bir ad da koyamadım Peki ya sen? Bizimkisi adını koyamadığımız yürek sancısı Ondan işte. Adı üstünde hikâye… Kim bilir adını belki de hiç bilmeyeceğiz Ya da söylemek isteyip de söyleyemeyeceğiz hiçbir zaman Dillerimiz lal olacak Kelimelerimiz dilimizin ucunda intihar edecekler Yutkunurken düğümlenecek boğazımızda… Yüreğinin etrafı hep dikenli tellerle çevrili olacak Ne kadar sevsen de beni Kimseleri kırmamak adına Geçmeme izin vermeyeceksin çitten. Sessiz çığlıkların dikenli telleri aşamayacak İçinde kalacak sevgiye dair ne varsa. Avaz avaz haykırışlarımı da duymayacaksın takılacak Kırpılmamış koyun misali tellere… Aşılmaz uçurumlar var belki aramızda Korkacaksın geçmek için köprü kurmaktan Ağır gelecek imkânsızlıkların yükü Belimizi bükecek Titreyen dizlerimizle Çaresiz kalıp yar’ları geçemeyeceğiz. Aşağı düşmekten Düşüp paramparça olup ölmekten Ölüp arkada kalanları üzmekten korkacağız… Öyle ya çıkmazlardayız Alışkınız ikimizde aslında Yüreklerimizi kanatmaya canımızı acıtmaya Başkaları için fedakârlık yapmaya. Bırak öylece kalsın kalplerimiz acısın Nasıl olsa imkânsız bizim sevdamız. Ben hüzünlerin sen acıların çocukları olmuşuz Biz eski türk filmlerinin zengin kızı fakir oğlanı Ya da zengin oğlan fakir kız! İşte bu kadar zıt kutuplarda ellerimizin birleşmesi El ele tutuştuğumuz an çarpılacağız… İşte bizim yitik hikâyemiz İlk sayfası okunmadan sonu bilinen masal Dağ dağa kavuşmaz ama insan insana kavuşur masalı Aramızda dağlar, aramızda yollar hikâyesi İşte öyle bir şey bizim hikâyemiz Yüreklerimizde var olan Sözlüklerde adı olmayan... Mustafa KARAAHMETOĞLU 07.09.2014 |
sadece susarak dinlemek
ne çok özlemişim abimin kalemini dinlemeyi
yine yaktırdın bana bir sigara abimm :(