Belleğimde Garip Bir Beddua HayatUzun ve sessiz yollara dökülmüş onlarca can İnce bir dal gibi yürüyorlar, arkalarında kan Cılız kuş sesleri var is ve barut kokulu dağda Arada hazin bir türkü çağlıyor susuz dillerde Utangaç bir melek dolaşıyor ah başlarında! ‘Ezidi kız korkma, düşürme gözlerini toprağa’ Sizi izliyor dünya, sofralarda havyar artığıyla Hangi kurşun öldürür inancı, düşürür toprağa! O kavruk gülüşlerini de göster dosta düşmana Bir zerre tükürük yeter o çelişkileri boğmaya! Kaya diplerinde yorgun cesetler, gözlerinde yaş Bir çakal uluması uzakta, memeden kan sızıyor ah! Aşk gözlü çocuklar oyun oynar molalarda, adı savaş Yağmuru unutmuş gökyüzü, dudaklar suya muhtaç Boşalmış yüreklerde sevgi, katliamları izliyor dünya Güvercinleri vuruyor ha/y/vanlar, yanık tenlerinde intizar Sarmayın acımı benim, kurumuş kuyularda derin bakışlar Kırmızı urbalarımda çalı söküğü, yaşanır mı artık bayramlar! Belleğimde garip bir beddua hayat, hangi acıyı sevgi sarar! Yarım kalmış mutlulukları menzile nasıl taşıyacak çocuklar!. Yezidiyi/z, inancımızı vursalar da söylemeyiz nasıl öldüğümüzü Yürüdük ölülerin üzerinden gecelerce, rüzgâr gömdü ölümüzü Önce güneş öperdi yüzümüzden, bitmedi dudağımızdaki türkü Ölümsüzlük iksiri sürdü tenimize melekler, tanrı yüreğimizi öptü Hiçbir neden öldüremezdi bizi, yaşam öğretirken ah ölümsüzlüğü! Selahattin YETGİN |
Işidi besleyenler oraya sürenler, ölen çocuklara dönüp bakmaz bile.
bir şiirimde
onların çocuğu ölmezki/ yazmıştım
onların bir canı bile değerliyken
doğuda bin çocuk ölmüş, umursamazlar çünkü
zaten gerçek katil kendileri.
tebrikler gönülden,
selâmlarımla..