ölmek vaktidirgece soğuk ve ıslak şehir sarhoş ben sarhoş sızmışım yine gecenin koynunda tanımadığım bir ten tenimde yine benimle bensiz sevişiyor bu gece bir gecenin yalnızlığı daha saçılıyor sabahın eteklerine ve ben bu gece de senden kalma uyanıyorum sabaha gözlerim ıslak ellerim tutuklu yüzüme özlemek ağlamaktan ölmek midir ki akan her gözyaşımda bir ben daha boğuluyor bir ben daha ölüyor içimde doğan her sabaha bir sigara yakarak yalnızlığıma ve hiçliğime yine yeniden usanmadan bıkmadan seni sadece seni anlatıyorum çok yorgunum çok ki en çok ta sana yorulmayı istemiştim sensizliğe değil mavinin her tonunu savurduğum tüm mevsimler bana kaçak hasretin tüm arsızlığı ile kamçılıyorken zamanı dönmeyişlerinin şerefine kadeh kaldırıp diz çöküp ölmek vaktidir bu vakit biliyorsun ben gözlerinde doğdum öleceksem de beni içinde sensizlik olmayan bir şiirin kalbine gömün ilhanaşıcı ağustosikibinondört |
mavinin her tonunu savurduğum tüm mevsimler bana kaçak
hasretin tüm arsızlığı ile kamçılıyorken zamanı
dönmeyişlerinin şerefine kadeh kaldırıp
diz çöküp
ölmek vaktidir bu vakit
biliyorsun
ben gözlerinde doğdum
öleceksem de beni içinde sensizlik olmayan bir şiirin kalbine gömün
Gerçekten de özlemek, ağlamaktan ölmektir üstad...Öyleki sabaha kadar çoğaltır sizi yaşlarınız,boğulursunuz ölüp ölüp dirilirsiniz bin hiçlikte...
O sevda daha sizden giderken başlamıştır özlemek tutkusu ve; denizler de gidiverir kıyılarınızdan, uzak iklimlerde eser sesiniz.... Bir rüzgardan, bir rüzgara koşar, çocukluğunuzun şarkıları ve kimseler duyamaz... Elleriniz de gider peşinden, ırmaklarınız yataklarını şaşırır.... Dipsiz bir uçuruma bırakırsınız sevgiliden arta kalan sözlerinizi, cam kırıkların da yürümüş gibi kanarsınız da, asarsınız gözlerinizi, her safak vakti her yol ağzina ama kimseler bakamaz... Ve çakarsınız kendinizi bir çivi gibi kendinize, kimseler sökemez...
İşte hep bu yüzdendir doğan her sabaha bir sigara yakarak,yalnızlığınıza ve hiçliğinize yine yeniden usanmadan, bıkmadan sadece onu anlatmanız...
Nedenini bilmediğiniz bir arzuyla hergün daha çok istersiniz yanınız da olmasını...Kolay değildir onsuz olmak,içinizin yarısını boş tutmak,kolay değildir her sabah bir marti sesleriyle irkilmesi yoksul bedeninizin..O sevdayı düsünüp de kendinizi kaybettiğiniz vakitlerin anisina dolar kadehler,
bazen otobüste iki sevgilinin baslarini yaslayip uyurken ki rahatlığın da kaybolursunuz,bazen sokakta babasinin elinden tutan bir çocuğun gözlerinde ki güvende bulursunuz onu....Düsündükçe yok olasınız gelir ve hep hasretleri bir uçtan bir uca yakasınız gelir...Bir kus hafifliginde ona akar yüreğiniz,yokluğunda yok olmaktan korkarak ve bin kez ölerek....
hasretin tüm arsızlığı ile kamçılıyorken zamanı
dönmeyişlerinin şerefine kadeh kaldırıp
diz çöküp
ölmek vaktidir bu vakit
biliyorsun
ben gözlerinde doğdum
öleceksem de beni içinde sensizlik olmayan bir şiirin kalbine gömün...
Vakitsiz gelen ,kışa yenik düşen baharlar gibidir yitik sevdalar üstad,ne deyim daha bunun üzerine...Sol yanıma kocaman çığlıklar doldu ve yankısı kıyısız sevdalara çarptı,üşüdüm kar giyinmiş ağaçlar gibi....Çok güzeldi sevdaya dair gönül hüzünleri...yüreğinize kaleminize sağlık...Huzur yoldaşınız olsun...ölmesin sevdalar üstad,ölmesin.... Saygılarımla........peri feride