güz karasıBu mevsimde üşünmez, ya da öyle bilirdim Ölü idim dirildim bir temmuz akşamında Dünya mı ters düz oldu ya da ben mi delirdim İnsan kaç defa ölür kısacık yaşamında * Şimdi sıcak bildiğim tüm yüzler güz karası * Güneş yanığı değil yüreğimin yarası Derme çatma hayatı derdim çattım da n’oldu Bölük pörçük maziyi kırk yama edemedim Onca gidip geldiğin meğer dönülmez yoldu Birkaç son durak varmış vallahi ben demedim * Şimdi o çok güldüğüm tüm sözler güz karası * Dilden tek tek düşerken bir ömür maskarası Ah silik suretime al al renk veren yarim Gözlerimin altında morluğu görmedin mi Bir od attın da gittin yangın yeri her yerim Ben hasrete girdim de sen sanki girmedin mi * Şimdi kucak bildiğim tüm dizler güz karası * Vuslat başka bahara şimdi veda sırası Nereye dönüp baksam her yerde bakışların Sanki hep yanımdasın sanki hiç gitmemişsin Nisan yağmuru gibi gönlüme akışların Avuçlarıma ağıp elimden yitmemişsin * Şimdi bucak bildiğim tüm düzler güz karası * Ömür dediğin mola iki yokuş arası Çok mu geldim ben sana ya da sen mi fazlasın Bir ömre sığamadık ya sen ölüydün ya ben Beni ‘’sen’’ yanlarımın mahşer yerinden asın Kabrime vaha olsun serap misali gölgen * Şimdi ocak bildiğim tüm ‘’biz’’ler güz karası * Yalnızlık koylarında inziva mağarası Hangi nefeste soldu hangi an düştü yüzün Gözlerinin o son kez gördüğü yüz kimindi Bana ne oldu böyle ne zaman çöktü hüzün Göğümde salınırken kör kuyuya kim indi * Şimdi çocuk bildiğim tüm gözler güz karası * Büyümeden tükendi bir ömür macerası . |