zamanda asılı kalmak
" zamana asılı kalmıştı düşünceler. bir intihar eşiğinde salınıp duruyorlardı sonlarına. ve yine zaman belirleyecekti kavuşma anlarını düşüncelerin ve sonların. melenkolik bir melodi mırıldanıyorken sessizlik korosu, bir tuhaf rastlantı serda oldu hülyalarına. yalan! aslında hiç bir şey rastlantıyla olmazdı zira rastlantı ahmaklara atfedilmiş bir hiçlik büyüsüydü. "
tüm bu kelimeler dolanırken zihninde boledros, o yüce ıphıgenia oğlanı diline hakim olamadı ve şunlar döküldü; kusursuz bir sokakta kusur aranır tüm oyunlara. çocuk elinden çıktılar diye belki de. anneler en fazla göz yaşını dökenlerdir her kayıp giden çocuğun ardından. yalnızca üç gün! sadece bu kadar sürer tüm matemler. şimdi vurgun bir mecnun gibi dolaşmaktadır karaya vurmuş batık gibi, süt oğlan bir başka türe kaptırmıştır gönlünü kadın ruhlu bir erkek bedenine... oysa onun ardından bir an bile yas tutan olmamıştı annesi bile erkekliğini öldürmüştü o zihninde yakmıştı cesedini ve küllerini olimpostan savurmuştu boşluğa... şimdi geride bir rastlantı kalmış olabilirdi yaşanan bu dekadansın ortasında küllerinden doğurduğu ruhuyla kadındı o ve diğeri onun aşığı. hepsi tuzla buz olabilirdi şimdi zira her rastlantı yalandan ibaretti. melodramın ardından.... bekçiler kol gezmiyorlar yazık yitip giden her çocuğun ardından merasim düzenlemiş sokaklar fonda nihavent makamında ölüm marşı biraz donuk, biraz yaslı ve biraz trance bir ıceberg kadar derinden yanaşır tüm sinsilik ve saplanır bedeninede, yarar karnını sokakların çocuklar o yarıktan dökülür aşağıya ve zaman her birini asılı tutar içinde... |