Duamın Rengi!
Ey yar!
Bu görkemli, bu adaletli gecenin tılsımı ettim seni. Sen göklerden akan, sen yıldızlardan selamla gelen, sen toprağın kokusuna karışmış bal çiçeklerisin.. Sen ufuklardan uzun gönüllere bakan, sen semaya nur gibi düşen ey ay parçası. Bu gecenin rengarenk doğası kıldım seni... Gecenin dağlarında yeşeren huzur kapılarının yegane mevsimi kıldım seni!.. Seni duamda, seni zulamda, seni hücremdeki şırıl şırıl akan cennet bahçesi kıldım... Kıldığım iki rekat namazın sevdasıyla uzandım sana, huzuruna bağışladım bütün hücrelerimi. Bedenimi ayaklarının altındaki toza feda ettim ey yar. Ey yaradandan akan, ey cennettin pınarlarından şu göğsüme dayanan; bütün sözcüklerim asırlarca seni anlatacak, bütün cümlelerim kuyruklar oluşturacak senin teninden akan cennet parçacıklarından!.. Ey Yaradandan akan o görkemli aydınlık; ışığında yollar sürecek gözlerim, gözlerim yar-i kenti sorgusuz bir yol bilecek!. Revaklar yağacak göğün derinliklerinden toprağa, toprak gökkuşağının en asi, en sakin, en güzel, en mutlu renklerine bürünecek. Canlılar göğüs kafeslerini açacak, bir deniz, bir okyanus olacak gönülleri, duyguları. Eee dünya da bu değil midir bütün güzelliklerle seyir etmek? Ey peygamber parçası yar! duam duandır; bu deniz derinliğindeki gecede üzerine akan!.. Turan Koca, Duamın Rengi!, Hakkari, Temmuz 2014. |